- Çokbilgi.com - https://www.cokbilgi.com -

Üstat Şehriyar ve Türk Halk İnançları

şehriyarBir inanç, halk arasında algılandığı biçimi ile yaşıyor ve o inancın ayet ve hadislerde yeri var ise o inanç halk inancıdır. Bir inanç, halk inançlarında yaşıyor, ayet ve hadislerde yok iken tevhid inancına aykırı değil ise, o inanç semavî dinlere aittir. Söz konusu halk Türk halkı ise, o inanç muhtemelen Tengricilik – Gök Tanrı inancının bir uzantısı veya kalıntısıdır. Tabii ki, Tevhid İnancı Hz. Âdem’den günümüze çelişki içermeyen bir bütündür ve Hz. Türk bu bütünün tebligatçılarından birisidir.

Büyük şairlerin bilhassa Azerbaycan ve İran Türk şairlerinin bir çoğu halk arasında yaşayan inançları ustaca şiirlerinde işlemişlerdir. Esasen bu kesimin edebiyat erbabı halk inançlarını edebi sanatların diğer alanlarına da başarı ile yansıtmışlardır. Bu başarı, edebiyat ürünlerine daha bir millîlik vermiş ve halk ile ziyâlı arasında daha saygın bir köprü oluşmasını sağlamıştır. Bu türün sanatçılarından birisi de şüphesiz Şehriyâr’dır. Biz onun “Ey Vay Anan” şiirini, halk inançları itibariyle ele almaya çalışacağız. ‘

“Ölmüşse de bu eve yine gelip gidir O,
Yine ayrılabilmir, yine hizmet edir O, anlatımın özellikleri

O bizim ömrümüzün her anında yaşayır,
O yine paltaryuyuryine odun taşıyır

Ölümünden sonra da özü görür her şeyi,
Anam! Biçare anam! Evimizin güneşi!”



Halk inançlarımızda, ölünün canı, vücuttan ayrıldıktan sonra ilk üç gün ruhunun evinden ayrılmadığı, muayyen zamanlarda evini gelip yokladığı, ev halkını mutlu görünce O’nun da mutlu döndüğü inancı vardır. Bilhassa Cuma akşamları ve arife günleri, ruhların hayatta iken ait oldukları evleri ziyaret edip, ev halkını hayır işler vaziyette görmek istediklerine inanılır. Ölünün geriye kalanları ruhların rahat etmelerini sağlamak için böyle geceler helva kavurur, koku yayar ve kolu komşuya dağıtarak ölmüşlerin ruhuna gitsin diye hayır işlerler.

İslâmiyet’ten sonra bu tür ecirlerin arasına Kelâm-ı Kadim okunması çok yerde dinin bir vecibesi olarak kabul edilir. İslâmiyet’te, Kadim anne ve baba, hakları büyük olan kimselerdir. Ancak tespitin eski Türk inançlanndaki Ata Ruhu“, “Ata Kültüile ilgisi de vardır. Bu tespit eski Türk inançlarının İslâmi bir giysiye bürünmeleri değil ise, “eski ve şimdiki inancımız her ikisi de tevhid inancı kapsamındadırlar” demektir. Atalara tapmak ile ataları aziz bilmek farklı şeylerdir. Eski Türk İnanç sisteminde ata’lar Tanrı olarak kabul edilmiyorlardı. İnanca göre onlara ait ruhların koruyucu kollayıcı misyonları vardır.

Sevilen kimselerin ölmelerine rağmen ruhlarının geride kalanların arasında zaman zaman dolaştıklarına inanılır.

“Hayır Ölmeyipdir O! İşidirem Sesini,
Üşüyende duyuram yine od nefesini
Görürem vermiş yine uşaklarla başbaşa
Yine tuz dökür aşa”

“Bes o kimdir
Yorganı yine üstüme çekti?
Yine gece yarısı istekena su dökdü.
Kızdırmanın içinde başım-bedenim yanır,
Kokulu bir uykudan men yine de uyanır,
Gözlerimi açanda yine görürem onu,
Ayağımın ucunda yalnız oturduğunu”

“Yine Öz Allah’ıyla razu niyaz ederdi
O, aheste aheste
Hayır, Ölmeyip anam! Yaşayır göğsüm üste” noktalama işaretleri

Şair, ölümden sonra uygulanan dinî pratiklere de yer vererek, halk kültürünü edebi sanatlara taşımaktadır.

“Bir gün haber geldi ki, tamam oldu hayatı, Sındı kolum kanadım”
Dayanıp fikre daldık,

Kümbetin etrafını dolanıp namaz kıldık
Göy mamurlı taşların baktık yan-yöresine,

Düştü gözümün yaşı Yâsin’in süresine
Bitti Yasin de bitti Anam toprağa gitti

Halk inançlarında ölenle kalan arasında ölenlerin kendi aralarında cereyan eden olaylar görülen rüyalara göre anlamlandırılır. Ölecek olan kimseyi ölmüş birisi daha ziyade sevdiği bir kimse yanına çağırır. Eşlerden birisi ölünce, evvelce ölmüş eşin onu yanına çağırdığına inanılır, ölmüş bir kimse rüyada sıkıntılı görülür ise, orada rahat olmadığına hükmedilir, rahatlaması için ruhuna hayır işlenir.

“Men o gece atamı gördüm, uyhumda gördüm.
O anama seslendi, anam hay verdi ona

“Birden sanki yer çekip yüreğimi apardı,
Kabristan sükûtunda anam feryad kopardı.

Taşların arasıyla o yürüyür, o kaçır,
Ayakları dolaşır, o yıkılır,
Dikelir
Gelir
Dalımca gelir

Ürkmüş bir deli kimi vağzala can yürürdüm
Adam içine girdim.

Eve gelip çatan da
Gördüm o, menden gabak gelip durup ayvanda

Çabalayır, çırpınır, menden gileylenirdi
Yarım kapalı gözler ele bil ki, deyirdi.
(Menden ayrılma!)

Türk halk inançlarında, defin edilen meftanın cemaatle birlikte geriye  dönebileceği inancı vardır. Bu tabii ki istenmeyen bir haldir ve bundan halk kaçınır. Bazı yörelerde mefta mezarlıkla evin arasındaki yolu öğrenmesin diye cemaat dolambaçlı yollardan evine döner ve muhakkak evine gelen elini yüzünü kullanmış ise mendilini yıkar. Aynı amaçla cenazeyi evin kapısından değil penceresinden çıkarma inancı da vardır. anlatım bozuklukları

Bazı yörelerde ise, cenaze mezarlığa götürülmeden evvel mahallenin tanıdık sokaklarında, iş yerinin civarında dolaştırılır. Bu bir nevi helâllik almak ve meftanm gözünün arkada kalmasını önleme olayıdır. Mevtanın sevdiği şahsî eşyalarının fakir fukaraya hayır için verilmesi, aksi halde meftanın gözünün geride kalacağı inancı vardır. Bu tespitte de eski ve mevcut Türk inançları örtüşmüştür.

Dr. Yaşar KALAFAT
ÇokBilgi.Com