- Çokbilgi.com - https://www.cokbilgi.com -

Türklerin Yerleşik Hayata Geçişi

yerleşik hayatİlk Türk devleti Hunlar Dönemi’nde etrafı surla çevrili bazı yerleşim yerlerinden bahsedilmekle birlikte, Türklerde şehir yaşamının başlangıcına ait bir takım arkeolojik, işaret ve örneklerin Göktürklerden itibaren görülmeye başlandığı söylenebilir. Bu konuda herhangi bir yanlış anlamaya yol açmamak için öncelikle belirtelim ki, Göktürklerin çoğunluğu, göçebe idi. Ancak Göktürklerden yerleşik yaşam sürenler, köy ve kasabalarda oturanlar ve tarım yapanlar da vardı. Göktürk Devleti sınırları dışında yaşayan Türkler için de tabiatıyla aynı durum söz konusudur.

Göktürk Devri Türk göçebeleri belirli yayla ve kışlaklar arasında göç ediyorlardı. Bir yenilgi sonunda vatanlarından sürülmezler ise bu yayla ve kışlaklardan ayrılmamakta idiler. Göktürk Devri’nde surlu yerleşim üniteleri daha ziyade hükümdara, maiyetine ve askere mahsus idi. Bazı yerleşimler ise ticaret yolları üzerinde Soğdlar tarafından kurulmuş güvenlik ve ikmal merkezlerinden ibaretti. Bunların yanında tarım havzalarında ortaya çıkan feodal yaşamın beylerine ait çiftlikler üzerinde kurulmuş şatovari yerleşim üniteleri de önemli bir yerleşim grubu olarak karşımıza çıkmaktadır. Halkın büyük çoğunluğu çadır altında ve surlar dışında yaşıyor ve ancak savaş halinde surlar içine sığınıyorlardı.

Arkeolojik incelemeler Türklere ait bölgelerde VII. yüzyıldan itibaren şehir ve kasabaların gittikçe artmaya başladığını göstermektedir. VIII. yüzyılın ortalarından itibaren İslamiyet’in Türkler arasında hızla yayılması bu gelişmeye hız katmış ve Türk bölgelerinde büyük küçük çok sayıda şehir varlık bulmuştur. İslamiyet’in şehirleşmeyi teşvik edici etkilerine rağmen, daha sonraki yüzyıllarda bile Türklerin önemli bir kısmı göçebeliği sürdürmüştür.



Türklerde şehirliliğin yanında göçebeliğin uzun sürmesini sağlayan çeşitli etkenler arasında, bilinçli şekilde göçebeliği devam ettirme çabalarının da yeri vardır. Örneğin; Vezir Tonyukuk “Biz Çinlilerin yüzde biri kadarız. Şehir kurup oturursak orada düşman bizi yok eder. Halbuki eski hayatımızı devam ettirirsek zayıf olunca çekilir, güçlü olunca ilerleriz.” demektedir. Yine şehirlileşmenin yüksek bir tempoya ulaştığı Karahanlılar Devri’nde, Karahanlı hükümdarlarının, muhariplik vasıflarını kaybetmemeleri için bir kısım Türklerin göçebeliklerini korumalarına özel itina gösterdikleri bilinmektedir.

Esasen tarih sahnesine çıktığı andan itibaren genellikle hayvancılıkla geçinen, hayvanlarıyla birlikte sürekli hareket halinde bulunan, devamlı yurt değiştiren ve yeni yeni topraklara yayılan, seferi bir milletin yerleşik hayata geçmesini, şehirler kurmasını beklemek anlamsız olmalıdır.

Eski Türkler (Göktürkler, Uygurlar) şehre balık adını veriyorlardı. Daha sonraları bu kelimenin balığ şeklinde de söylendiği görülmektedir. XI. yüzyılda Karahanlılarla Oğuz Türklerinin balık kelimesi yerine kend (kent) sözcüğünü kullandıkları görülmektedir. Kend sözcüğü Soğdca olup Türkçeye bu dilden geçmiştir. Şimdi Türklerin tarih sahnesine çıktıktan sonra Müslüman oluncaya kadar şehircilik adına ürettiklerini, yoğun olarak yaşadıkları bölgeleri esas alarak incelemeye çalışalım.

Sonraki Sayfa »|