- Çokbilgi.com - https://www.cokbilgi.com -

Türklerin İslamlaşma Sürecinde Türk Şehirciliği

türk şehirciliğiKale şehristanın dışında, ancak şehristana çok yakın bir konumda kurulmuştur. Kalede emirlik sarayı, beytü’l-mal ve hapishane bulunmaktadır. Şehirde kurulan ilk cami de kalede yer almıştır. Bir rivayete göre kalede kurulan bu camiden önce, Müslümanlar şehirde mevcut bir kiliseyi camiye çevirmişlerdir. Daha sonraları cami ile emirlik sarayının kaleden çıkarak şehristanda konumlandıkları görülmektedir. Önceleri rabadda bulunan ticari faaliyetlerin de zamanla şehristandaki cuma camii etrafına taşındığı gözlenmektedir.

Buhara’da gelişmiş bir su kanalı sistemi mevcuttur. X. yüzyılda cadde ve sokakların oldukça geniş ve taşlarla döşeli olduğu belirtilmektedir. İslam öncesi dönemde Buhara’da kale yakınındaki Registan’da yılda iki kez gerçekleşen Budist inanışa ait heykellerin satıldığı bir panayır kurulurdu. İslami dönemde ise bu panayır geleneğinin muhteva değiştirerek Buhara yakınlarındaki Tevaris’de devam ettiği anlaşılmaktadır.

Semerkant: X. yüzyılda Semerkant şehri de Buhara gibi kale, şehristan ve rabad olmak üzere üç bölümden meydana geliyordu. Bu bölümlerin her biri surlarla çevrilmişti. Şehristan surunun dışında içi su dolu bir de hendek bulunuyordu. Rivayetlere göre hendekten çıkarılan toprak sur inşasında kullanılmıştır. İki kapıya sahip ve içinde emirlik sarayı ile hapishanenin bulunduğu kale, şehristanda biraz yüksekçe bir yerde konumlanmıştır. Dört kapıyla girilen şehristanda, kaleye yakın bir konumda cuma camii ve Samanoğulları zamanında kurulmuş devlet binaları vardır. Zamanla, daha evvel rabadda bulunan ticari faaliyetlerin cuma camii etrafında toplandığı görülmektedir.



Semerkant’ta oldukça gelişmiş su kanalları şebekesinden söz edilmektedir. Bu kanallardan bazılarının kurşun plakalarla kaplandığı belirtilmektedir. Şehirde geniş meydanlar ve bol miktarda yeşil alanlar mevcuttur. Cadde ve sokakların çoğu taşla döşenmiştir. İbn Havkal’ın bildirdiğine göre, bazı meydanlara ahşaptan yapılmış, fil, deve, öküz ve vahşi hayvanları tasvir eden heykeller yerleştirilmiştir. Ayrıca Arap coğrafyacılar, şehristanın Kiş Kapısı üstüne yerleştirilmiş, muhtemelen Orhun harfleriyle yazılmış, Semerkant’ın Sana ve benzeri diğer büyük şehirlere olan uzaklığını belirten metal bir yazı levhasından söz etmektedirler.

Merv: Merv Müslümanlar tarafından fethedildiği sırada, Buhara ve Semerkant’ta gördüğümüz üç bölümlü şehir formunda idi. Bugün Gavur Kale diye bilinen harabelerin bulunduğu kısım şehristanı oluşturuyordu. Şehristanın 4 kapısı vardı. Araplar şehri fethedince şehristanın merkezine cuma camii inşa ettiler. Selçuklular zamanında şehristanın yer değiştirdiği ve eski şehrin rabadı üzerinde, Sultan Kale ismiyle anılan yeni bir şehristanın kurulduğu görülmektedir.

Arap coğrafyacılarının ifadelerine göre şehir X. yüzyılda, eski ve yeni şehristanla rabad bölümünü içine alan geniş bir dış surla çevrilmiş durumdaydı. XI. yüzyıldan sonra şehir önemli bir merkez durumuna yükselmiştir. Şehri doğu-batı ve kuzey-güney istikametinde ikiye bölen iki büyük caddenin kesişme noktasında cami, saray, medrese ve çarşı gibi dini, sosyal ve ticari yapılar konumlanmıştır. Merv, Murgab suyundan beslenen oldukça girift sulama şebekesi ve kütüphaneleriyle ünlenmiş bir şehirdir.

Tirmiz: Tirmiz şehri de X. yüzyılda kale, şehristan ve rabad olmak üzere üç bölümden oluşmaktadır. Her bölümün etrafı surla çevrilidir. 1072 yılında tüm şehri dıştan kuşatan bir dış sur duvarı yapılmıştır. Tek kapılı kale, şehristanın dışında konumlanmıştır. Şehristan 3 kapıya sahiptir. Emirlik sarayı kalede, cuma camii şehristandadır. Şehirde, cadde ve sokakların büyük bir bölümü pişmiş tuğla ile döşenmiştir. XII. yüzyılda evlerden bazılarının tabanlarının altıgen tuğlalarla döşeli olduğu, bazı evlerin pencerelerine de şeffaf kaymak taşından kesilmiş cam işlevi gören saydam ince plakaların yerleştirildiği nakledilmektedir.

Şehirler tıpkı toplumlar gibi canlı, dinamik sürekli değişen bir yapıya sahiptirler. Türk şehircilik tarihine bu bakış açısıyla baktığımızda, Türk şehirlerinin Türk toplumuna bağlı olarak sürekli değiştiğini ve geliştiğini görürüz. Burada hemen belirtelim ki, Türk şehirciliğinin geçirdiği gelişim seyri, toplumsal ve fiziki şartlara bağlı olarak, her bölgede ve her şehirde farklı zaman ve yoğunlukta gerçekleşmiştir. Ayrıca Türk şehri diye nitelediğimiz bazı yerleşim birimlerinin, Türklerden önce başka milletler tarafından inşa edilmiş olup, daha sonra Türk hakimiyetine girdiklerini, dolayısıyla bu şehirlerin gelişim seyirlerinin tabii olarak bazı farklılıklar arz edebileceğini unutmamak gerekecektir.

Önceki Sayfa «| Sonraki Sayfa »|