- Çokbilgi.com - https://www.cokbilgi.com -

Orta Asya’daki İlk Türk Şehirleri

yerleşik hayatTiyen Şan ve Altay Şehirleri

Türklerin asıl ana yurdu Altay, Şayan Dağları, Tiyan-Şan bölgesi olup, diğer bölgelere buralardan dağılmışlardır. Yerleşim merkezi sayısı dağlık olan bu bölgede oldukça az olup daha çok, dağlar arasındaki vadilerde ya da yamaçlarda yer almışlardır. Bölgenin önemli yerleşme yerleri Koşoykurgan, Şirdak-Bek, Atbaşı (Atbaş), Çumgal, Gulça ve Çaldıvar’dır.

Koşoykurgan şehri 200×280 m. boyutlarında dikdörtgen formunda bir sur duvarı ile çevrilmiştir. 8 m. yüksekliğindeki duvarlar hayli kalın olup, duvar kalınlığı temelde 12 m.’ye ulaşmaktadır. Şirdak-Bek şehrinin boyutları ise 117×120 m.’dir. Sur duvarlarının yüksekliği 6 m.’dir, sur duvarının köşelerinde yuvarlak masif kuleler vardır. Ayrıca duvarlarda, büyük ve küçük kare formunda burçlar bulunmaktadır. Nusov, Koşoykurgan ve Şirdak-Bek’in eski göçebe kamplarının kurulduğu yerlerde teşekkül etmiş yerleşimler olduğunu ve Koşoykurgan şehrinin bir süre Türk hanlarına başkentlik yaptığını belirtmektedir.

Çu Nehri ve Isık Göl Çevresi Türk Şehirleri

Bugünkü Kırgızistan sınırları içinde kalan bu bölgede Türklere ait yerleşik yaşam ünitelerinin şehir denebilecek bir forma ulaşması daha ziyade VI. yüzyıldan itibaren yani Göktürkler zamanında gerçekleşmeye başlamıştır. Çu ve Talas bölgelerinde en eski yerleşme yerleri ve şehirciklerin Soğdlar ve Türkler tarafından ortaklaşa kuruldukları anlaşılmaktadır.

VI. yüzyılda teşekkül etmiş olan Suyab Batı Göktürk Kağanlığı’na başkentlik yapmıştır. Bölgenin diğer önemli şehirleri Aşpara, Kayında, Şiş-Tübe (Nüzket), Harran-Cuvan, Tolek, Ak-Tepe, Sukuluk, Cul (Cil-Arık), Çola-Kazak, Sarıg, Yakalıg (Yaka-Kent), Burana ve Balasagun’dur (Ak-Beşim). Bu şehirlerden bazıları Karluklar, bazıları Türgişler bazıları da Göktürkler zamanına aittirler. Bunlar içinde kimi şehirler önemlerini uzun müddet sürdürmüşlerdir. Balasagun buna örnektir.

Kayında şehrinin 60×190 m. boyutunda bir iç kalesi vardır. Sur duvarının önünde bir de hendek kazılmıştır. Çu nehrinin Aşpara kolu üzerinde kurulmuş olan ve batı ile güneyinden nehirle çevrilen Aşpara şehrinin üç bölümlü kalesi de hendekle kuşatılmıştır. Issık Göl’ün batısındaki Burana şehrinin, dörtgen bir planı vardır. Ancak bu dörtgenin bir kenarına duvar yapılmamış, buradan geçen bir akarsuyun yarattığı doğal koruma sınırından faydalanılmaya çalışılmıştır.



Daha ziyade Karahanlılar zamanında gelişip büyümüş olmaları gereken bazı şehirler ise, iç ve dış sur şeklinde iki surlu oluşlarıyla dikkat çekicidir. Bazılarında, dış sur muntazam duvar olmaktan ziyade sıra takip eden tümsekler şeklindedir. Bunların asıl ilginç tarafı, bu iki duvar arasında kalan alanın tarıma ayrılmış olmasıdır. Burada sulama kanal ve arkları meydana getirilmiştir. Şiş-Tübe, Çola-Kazak ve Ak-Tepe şehirleri bu tipe örnektir. Bu tip şehir kuruluşu sadece Karluk ve Karahanlı Devri’ne de münhasır kalmamıştır. Nitekim, Timur Devri’nde Belh şehrinin de benzer bir düzenlemeye sahip olduğu bilinmektedir.

Çu ve Yedi-Su bölgesi şehirleri en fazla gelişmeye X-XI. yüzyıllarda kavuşmuştur. Bu tarihlerde üç bölümlü Türkistan şehir tipi, Maveraünnehir bölgesindeki kadar belirgin olmamakla birlikte, Çu havzasında da seçilmektedir. Çu ovasının en büyük şehirleri Şiş-Tübe, Ak-Beşim, Burana, Sarıg ve Ak-Tepe’dir.

Ak-Beşim, Türklerin yerleşik yaşam merkezlerine ait en eski örnek ya da örneklerden biri olarak görünmektedir. Bu şehir; Çu havzasına, ticaret kolonileri kurmak üzere VI. yüzyılda gelmiş olan Soğdlarla, onlardan daha önce bu bölgeyi yurt edinmiş Türklerin beraber oturdukları bir yerdir ve uzun müddet Türk devletlerine başkentlik etmiştir. Ak-Beşim’de dört kültür katı tespit edilmiştir. Birinci kat V-VI. yüzyıllara, dördüncü kat IX-X. yüzyıllara aittir. Ak-Beşim’in gerçekten mükemmel bir şehircilik anlayışı ile kurulduğu görülmektedir.

Şehrin kale, şehristan ve rabad bölümlerinden meydana geldiği görülür. Ortada şehristan yer almakta, kale, şehristanın ortasında değil de batı köşesinde bulunmaktadır. Rabad bölümü bir yana fazla açılmak üzere şehristanı çevirmektedir. Kale, kulelerle tahkim edilmiş kuvvetli bir duvarla çevrilmiştir. Şehristan da bir duvarla sınırlandırılmıştır. Rabadın etrafındaki arazi ise tümsekle çevrilmiş olup, uzunluğu 11 kilometredir. Bu arazide de bina kalıntıları bulunmuştur.

Ak-Beşim şehristanı büyük mahallelerden meydana gelmektedir. Evler birbirine yakın olarak inşa edilmiştir. Şehirde muntazam caddeler vardır. Caddeler taş döşelidir. Caddelerin kenarlarına yaya kaldırımları yapılmıştır. Yaya kaldırımları ile arklar kesme taştandır.

Şehrin su ihtiyacı akarsu ve kuyularla sağlanmaktadır. Künk borularla su dağıtımı yapılmaktadır. Çöp, pis su ve helâ için de foseptik çukurları yapılmıştır. Görüldüğü gibi Ak-Beşim, çağına göre ileri bir şehircilik örneği ortaya koymaktadır.

Önceki Sayfa «| Sonraki Sayfa »|