Tasvir, Arapça bir kelime olup “canlı, cansız bütün varlıkları en ince ayrıntılarına kadar tanıtma, yazı veya sözle insan zihninde resim olarak şekillendirme” demektir. Tasvir, bir edebî tür olmadığı ve başlı başına kullanılmadığı hâlde, roman, hikâye gibi eserler ile masallarda geçen olayların, varlıkların anlatımında vazgeçilmez bir yoldur.
Tasviri yapan yazarın, anlatımı canlı, dili sade, üslûbu akıcı olmalı, olayları o çevreyi ve varlıkları abartmamalıdır. Tasvirleri güçlü ve gerçekçi olan yazarlara “usta” ve “ölümsüz” sıfatları verilir, böyle yazarların bilgi dağarcıkları zengin, görgüleri gelişmi, genel kültürleri zenginleşmiştir.
Tasvir yaparken, dikkat çekmeyen, gereksiz ayrıntılara girmemeli; önce genel daha sonra özel ayrıntılar tasvir edilmelidir. Tasvirde mantıkî sıralama yapılmalı kişi çevre ve madde tanımlanırken kullanılan sıfatlar, sıfat tamlamaları ve benzetmeler özenle seçilmeli, anatımda samimi bir ifâde kullanılmalıdır.
Tasvir çeşitleri içerisinde bulunan “bir insanın iç ve dış özelliklerini anlatan” anlatıma “portre” denir. Portre üç grupta incelenir:
A. Fizikî portre: İnsanın yalnız dış görünüşünün (boyunun, renginin, sanatçının, gözünün, elbiselerinin vb.) fotoğrafını veren tasvirdir. Bu tür portrelerde kişinin dış görünüşü tarafsız olarak, olduğu gibi anlatılır. Yazar, anlatacağı kahramanı ile duygusal ilişkiye girmeden, onu objektif bir görüşle nakletmelidir. Ancak, duygusal görüşle yapılan fizikî portreler, gerçeği yansıtmadığı ve samimi olmadığı için inandırıcı değil, yanıltıcıdır.
B. Ruhî portre: Bir insanın iç dünyasını, tutum ve davranışlannı tasvir etmeye ruhî ortre denir. Elimizde fotoğrafı veya herhangi bir resim malzemesi ile yapılmış tablosu bulunan bir kişiyi fizikî görünüşü ile tasvir edebiliriz. Fakat, o kişinin iç dünyasını tanımak için onunla çok uzun yıllar birlikte olmak, onu yıllarca gözlemek gerekir. Neden ve nelere üzüldüğünü, neye ve niçin sevindiğini, yardımsever olup olmadığını, sevecenliğini, güzel ve güzellik anlayışını, doğa ve hayvan sevgisinin derecesini, yani bir bütün olarak karakterini öğrenebilmek için bir insanı uzun yıllar tanımalıyız. Ancak, bu yakın temas sonucunda, bir kişinin ruhî yapısı tasvir edilebilir. Kulaktan dolma, üçüncü şahıslardan naklen edinilen bilgilerle, başkalarının hakkında yazdıklarıyla ruhî portre çizmek, gerçekçilikle bağdaşmaz.
C. Fizikî ve ruhî portre: Romanlarda veya hikâyelerde geçen kahraman lardan bazılarının iç ve dış görünüşünün bir arada tasvir edilmesidir. Kişiler tanıtılırken, genellikle bu tür portre tasviri yapılır.