- Çokbilgi.com - https://www.cokbilgi.com -

Peyami Safa

peyami safaPeyami Safa, kendi kendini yetiştirmiş bir edebiyatçı fıkra yazarı (köşe yazarı) ve bir düşünürdür. Ruh tahliline dayanan ilk roman yazarı olarak bilinir. “Fatih-Harbiye”, “Cumbadan Rumbaya” gibi romanları Batılılaşmanın getirdiği çatışmaları ve sıkıntıları ele alır. 1933-37’de “Kültür Haftası”nı çıkardı. Felsefe cemiyetinin fikir faaliyetlerine katıldı ve ilk tebliği verdi. 1938’de “Türk İnkılâbına Bakışlar”ı yazarak inkılâbın muhakemesini yaptı ve inkılâplara Kemalizm açısından baktı. Esas milliyetçiliğin Atatürk’le başladığını söyledi. 1951’de aylık “Türk Düşüncesi” dergisini çıkardı. Düşüncelerinde devamlı bir gelişme, yenilenme ve değişim müşahede edilebilir.

Peyami Safa milliyetçidir. Fakat ırkçılığı ve Turancılığı kabul etmez. Tarih ve dil ırkçılığının II. Meşrutiyet’le başladığını söyler. Atatürk inkılâplarının iki esas temelinin; Milliyetçilik ve Medeniyetçilik olduğunu belirtir. Peyami Safa, inkılâpçı olduğunu söyler. İnkılâp, “Değişmek, bir şeyin yerine başka bir şeyin gelmesi” demektir. Devrim ise, sadece yıkılmayı ifade eder, yerine gelecek şeyi ifade etmez. İnkılâbın gayesi, Peyami Safa’ya göre, “devirmek ve yıkmak değil, yıktıktan sonra daha iyisini yaratmaktır. Ben bu manada inkılâpçıyım”. Peyami Safa, münevver bir azınlığın münevver olmayan bir çoğunluğa otorite yoluyla kabul ettirdiği bir inkılâbı, hürriyetle bağdaştıramaz.

O, inkılâbı konusunda bazı meselelerin hallini ister. Meselâ bir inkılâb serbest düşünce yoluyla değil de otorite yoluyla kabul ettirmek en doğru yol mudur? Eğer doğru yol ise münevver olmayan halk inkılâbı tamamen kaybetmiş midir? Eğer etmişse, hürriyetini meselâ irticai ayaklandırmak gibi tehlikeleri var mıdır? Peyami Safa, inkılâp anlayışımızdaki hatalar üzerinde de durur ve gösterdiği hatalı anlayıştan, hakiki inkılâp kendini gösterir.



1) İnkılâp, gelenek düşmanlığı değildir. İnkılâp, kaidelere değil de birbiriyle tarihi bağları olan davranışlara ve geleneklere dayanır. Geriden ileriye doğru tarihî bir itişe sahiptir; gerisi olmayan ileri yoktur.
2) İnkılâp taklit edilemez, tercüme inkılâp ve kanunlar olmaz.
3) Hiçbir inkılâp, tek adamın eseri olamaz. Türk inkılâp hareketleri çok önce başlamıştır. Hürriyet inkılâbı daha öncedir (1908). Kadının resmen iş hayatına girişi daha öncedir (1905) Latin harfleri ve şapka cereyanları önceden vardı. Gerçek inkılâplar, bir adamın değil, tarihin malıdır.
4) Laiklik, Batı medeniyetinin şartı ve esası değildir. İlerlemiş ülkelerin birçoğu laik değildir. Batılılar, tarihi İsa’nın doğumundan başlatır. Papa her memlekete elçi gönderir.
5) Türkiye’de hakimiyet 1908’de başlar. O zaman, serbest seçim yapılarak saltanatın elinden icra yetkisi alınmıştı. Peyami Safa’ya göre, “İnkılap bir tekamül hamlesidir, ağır değil hamleli bir tekamüldür. Tarihsiz tekamül olmaz.

Peyami Safa, inkılâp gibi din ve irtica kavramları üzerinde çok durmuştur: Ölçüyü kaçıran inkılâp hareketleri hasret ve irtica meyillerini artırır. İrtica “ölçüsüz bir muhafazakarlık” olup ölçüsüz inkılâp hareketlerinin cevabıdır. Mürteci, evvelki hali iade etmek isteyen samimî gerilik taraftarıdır. Yobaz ise samimî değildir, bilmez, tek taraflıdır. Belli şeylere saplânıp kalmıştır. Din yobazı olduğu gibi inkılâp yobazı ve diğerleri de olabilir. Türkiye’de irticacının ilmî tarifi yapılmamıştır.

Kim Kimdir? sayfasına dön! «|