- Çokbilgi.com - https://www.cokbilgi.com -

Osmanlı Türkçesinin Söz Varlığı

osmanlı türkçesinin söz varlığıEski Anadolu Türkçesi döneminde hem Eski Türkçeye ait söz varlığının korunup türetme yollarıyla geliştirilmesi hem de Arapça – Farsça sözcükleri kullanmama eğilimi ile ortaya konulan zengin söz varlığı, bu dönemi takip eden Osmanlı Türkçesinde çoklukla değişmiş ve yabancılaşmıştır. Osmanlı aydınlarının Arapça ve Farsça sözcükler kullanmayı büyük bir sanat olarak algılamaları sonucunda ortaya çıkan “zümre dili”, halkın konuştuğu Türkçeden çok farklı, içine Türkçe ögeler serpilmiş Arapça –  Farsça karışımı bir dil olarak yaratılmıştır. Osmanlı Türkçesi olarak da adlandırabileceğimiz bu dönemde, Eski Türkçeden 15. yüzyıla dek saklanarak taşınan söz varlığı unutulmuş, yerine yabancılaşma oranı % 70’lere varan yapay bir söz varlığı ortaya çıkmıştır.

Osmanlı Türkçesi döneminin başlarında, belki de Eski Anadolu Türkçesi döneminin sonlarını kapsayan bu dönemde Türkçedeki yabancılaşma, 18-19. yüzyıldaki kadar şiddetli değildir. Fakat Osmanlı’da birçok eser veren sanatçılar ve ileri gelenler tarafından Arapça ve Farsça sözcüklerin çok sık kullanılmasıyla, söz varlığı açısından ortada yalnızca Türkçenin adı kalmış gibidir. Bir sayfalık Osmanlıca metinde birkaç bağlaçtan, yardımcı fiilden veya ekten başka Türkçe ögeye rastlamanın mümkün olmadığı bu dönemde, sayısız yabancı ad ve tamlamalar söz varlığını istila etmiştir.



Osmanlıca devrinde Türkçeyi saran bu Arapça ve Farsça unsurlar, sayısız Arapça ve Farsça kelime ve terkipler olup esas itibariyle isim sahası içinde kalmıştır. Fakat bu sahada o kadar ileri gidilmiştir ki, bütün isim cinsinden kelimeler ve cümle içinde isim muamelesi gören bütün kelime gurupları Arapça ve Farsça kelimelere ve terkiplere boğulmuştur. Bu müthiş istilâdan fiil kökleri bile yakasını kurtaramamış,  Türkçenin basit fiil kökleri yerine Arapça ve Farsça kelimelerle Türkçe yardımcı fiillerden yapılmış birleşik fiiller kullanılarak Türkçe, bugün de yaşamakta olan sayısız yabancı köklü birleşik fiil ile dolmuştur (Ergin, 205: 19).

Osmanlı Türkçesi döneminde Şeyh Galip (Müseddes-i Nev-i Âhar, 7) tarafından yazılan şu dörtlük, bu dönemde oluşturulan söz varlığının ne kadar yabancılaştığını göstermeye yetmektedir:

Keç-külâh ol bezme teşrîf et mey-i nahvetle mest,
Hamle-i saff-ı şehîdân et olup hançer be-dest,
Eyle mir’ât-” dil-i uşşâk-ı bin kerre şikest,
Zâhir olsun hôd-perest ile begim dilber-perest.

Yalnızca dinsel kavramları değil; gündelik, yazınsal ve bilimsel konulara ait terimlerin veya kavramların da özellikle Arapça – Farsçadan karşılanması dikkate değerdir. Türk dilinin söz varlığı içindeki Türkçe kökenli ögelerin gelişiminin birkaç yüzyıl boyunca donduğu ve hatta gerilediği Osmanlı Türkçesi döneminin ardından yapılacak olan “dil devrimi” ile, Eski Anadolu Türkçesi döneminde yaşadığı hâlde Osmanlı Türkçesi dönemi ile silinip giden zengin söz varlığı, yeniden canlandırılmaya çalışılmıştır.

Yavuz TANYERİ

Söz Varlığısayfasına dön! «|