- Çokbilgi.com - https://www.cokbilgi.com -

Mesnevi / Mevlana Celaleddin-i Rumi

mesnevi, mevlanaMesnevi yahut diğer adıyla Mesnevî-i Manevî Mevlânâ‘ın en çok okunan ve hayranlık uyandıran 6 ciltlik eseri olup, mesnevî nazım şekliyle yazıldığı için bu adı almıştır. Şimdi de mesnevi denildiği zaman akla hemen bu eser gelmekte­dir. Mevlânâ, Mesnevi-yi yazmaya, Hüsameddin Çelebi’nin, kendi­sinden Senâ’î’nin Hadîka’sı veya Attâr’ın Maniıku’t-tayr’ı vezninde, irfan sırla­rını, tarikat usullerini açıklayan bir eser nazmetmesini teşvik ve arzu etmesi üze­rine başlamıştır.

Mevlânâ, Hüsameddin Çelebi’nin bu teklifinden önce böyle bir eser yazmayı düşünmüş ve ilk 18 beytini yazmış durumdaydı. Yazmış olduğu bu 18 beyti Hüsameddin Çelebi’ye verdi. Bundan sonraki kısımlar Mevlânâ’nın her yerde, her vesile ile Hüsameddin Çelebi’ye yazdırması suretiyle vücuda gelmiş­tir. Birinci cilt 657-660/1259-1263 yılları arasında tamamlanmış, uzunca bir ara­dan sonra 662/1264 tarihinde ikinci cilt yazılmaya başlanmış ve hiç ara verilme­den bütün eser Mevlânâ’nın ölümüne (672/1273 tarihine) yakın bir zamanda ta­mamlanmıştır.

Mesnevî’nm üslûbu son derece alçıcıdır. Beyitler büyük bir sür’at Ve heye­can içinde yazılmış olduğundan fazla özenilip işlenmemiştir. Sonraki müsten-sihler bazı üslûp ve özellikle vezin aksaklıklarını düzeltmişlerdir. Mevlânâ di­daktik bir eser olan Mesnevî’de, belirli bir plana göre hareket etmemiştir. Her­hangi bir münasebetle bir hikâyeyi anlatırken, çok kuvvetli olan tedai kabiliye­tiyle başka bir hikâyeyi hatırlamış; o hikâye, kendisini dinî, insanî konulara sü­rüklemiş, derken bir başka hikâyeyi, bir başka olayı hatırlayıp onu anlatmaya başlamıştır. Bu şekilde devam ederken tekrar ilk hikâyeye dönüp onu bitirmiştir. Onun bu üslûbu aynı zamanda eseri okuyanları meraklandırıcı ve sürükleyici bir etki oluşturur.



Anadolu’da yüzyıllar boyunca küçük yaşlardan itibaren dinlenen, okunan, ortak anlayış ve tavır birliğini sağlayan ahlâkî ve edebî kitaplar içerisinde Mes­nevi ayrı bir yer tutar. Tasavvuf! anlayış çerçevesinde aşk, sabır, gayret, tevekkül, ilim, akıl, idrak, hakikat, suret, mânâ, hicab ve taklit gibi yüzlerce kelime ve te­rimin anlamını özellikle Mevlânâ’nın Mesnevisinde bulmak mümkündür. Ayrı­ca, Mesnevî, XVI. asra kadar İslâm dünyasında oluşan, tekâmül gösteren dü­şünce ve tavırları; hayata geçen âyet ve hadisleri; dillerde dolaşan sözleri, fıkra­ları ve hikâyeleri ihtiva eder.

Bütün bunlara Mesnevî’nin çeşitli dillerde yapılan şerhlerinde işaret edilmiştir. Ayrıca sadece bu konuları ihtiva eden çeşitli eserler de hazırlanmıştır (Mahmûd-ı Dergâhî, Âyât-i Mesnevi, Tehrân 1370; Bedîuzzamân Furûzanfer, Ehâdis-i Mesnevi,Tehrân 1348; Bedîuzzamân Furûzanfer, Me’âhiz-i Kasas ve Temsîlât-i Mesnevi, Tehrân 1333; Yezdânbahş Kahraman, Guzide-i Dâstânhâ-yi Mesnevî, Tehrân 1370). Ayrıca Abdülbakî Gölpınarlı’nın Mesnevi şerhi ile Veled Çelebi İzbudak tarafından tercüme edilen ve Gölpınarlı tarafından gözden geçirilen Mesnevi tercümesinde de bunlara işaret edilmiştir.

Mesnevî’den yararlanmayı kolaylaştırmak için eserin konularını tasnif eden. ilgili beyitleri bir araya getiren veya bazı belirli konuları Mesnevî’dtn hareketle ortaya koyan önemli eserler de hazırlanmıştır (Huseyn Vâiz-i Kâşifi, Lubb-i Lubâb-i Mesnevi, nşr. Sa’îd-i Nefîsî, Tehrân 1362; Celâluddîn-i Humâî. Mevlevi-nâme. Bunların dışında Mesnevi’de geçen beyitlere, ıstılahlara ve anlamlı kelimelere kolayca ulaşabilmek için de bazı çalışmaların yapıldığı görülmektedir. Muhammed Cevâd-i Şerî’at’ın Keşfün’l-ebyât-i Mesnevi isimli eseri, Nicholson neşrinde yer alan beyitlerin alfa­betik fihristini; Muhammed Tâki-i Ca’ferî’nin Ez-Deryâ be-Deryâ. Keşfn’l-eb­yât-i Mesnevi isimli daha kapsamlı çalışması ise beyitlerin, İstılahların ve anlam­lı kelimelerin indeksini ihtiva eder.

Özellikle Mesnevi, Türk illerinde en çok saygı gören, en fazla okunan ve en geniş ölçüde şerh edilen, seçmeler yapılan, anlaşılması güç beyitleri için yorum­lar düzenlenen, yorumları kuvvetlendirmek için kendisinden hikâye, temsil ve beyitler aktarılan bir eserdir. Bütün bu konularda birçok eser kaleme alınmıştır.

Mevlana sayfasına dön! «|