- Çokbilgi.com - https://www.cokbilgi.com -

Kültür Değişmeleri

milli kültürKültürün bir milleti karakterize eden özellikler olduğunu ve her kül­türün kendisine has bir özü, bir çekirdek yapısı bulunduğunu belirtmiştik. Bunun­la birlikte, milletlerin biribirinden habersiz, kendi kabukları içine çekilmiş olarak yaşamadıkları da bir gerçektir. Toplumdaki çeşitli ihtiyaçlar ve dünya şartlarının ortaya koyduğu bazı zaruretler; milletleri siyasî, diplomatik, ticarî ve kültürel alan­larda birbirleri ile karşılıklı ilişkiler kurmaya yöneltmiştir. Hattâ biribirleri ile yakın temas hâlinde olan milletler, kendi kültürlerinin bazı değerlerini birleştirip kaynaş­tırmak ve bunları ortak katkılar ile geliştirmek suretiyle ortak medeniyetler de meydana getirebilmişlerdir.

İslâm medeniyeti. Batı medeniyeti gibi. Ancak, böyle bir medeniyet ortaklığına ve bu ortak medeniyetin nimetlerinden yararlanmış olmalarına rağmen, bu milletler yine de kendi kültürlerini korumakta titizlik göstermek zorundadırlar. Aksi halde, sağlam bir senteze ulaşmadan ortak medeni­yetin öğeleri içinde eriyip kaybolma tehlikesi gösterirler ve bir yıkım ile karşı kar­şıya kalırlar.



Bazı zorlayıcı tarihî ve sosyal şartlar altında, milletler, bir medeniyet alanın­dan başka bir medeniyet alanına da geçebilirler. Tarihte bunun örnekleri vardır. Bizim İslâmlık öncesi medeniyetten İslâm medeniyetine geçişimiz, 1839’dan son­ra Batı medeniyetine yönelişimiz gibi. Bazan bu geçiş, Cumhuriyet devrinde ol­duğu gibi, sosyal yapının ihtiyaç duyduğu yenileşmeler ve devrimler dolayısıyla zorlayıcı da olabilir; Ancak, bir medeniyet alanından başka bir medeniyet alanı­na sıçrama yapan milletler için o medeniyetin imkân ve öğelerinden yararlanmak ne kadar olağan ise, o medeniyet içinde kendi özünü kaybetme durumuna düş­mek de o kadar tehlikelidir. Çünkü, bir topluma kişilik kazandıran değer ölçülerini başka değer ölçülerinden oluşmuş bir sistem içinde eritmiş olmak, kültürdeki dinamizmi kurutup, taklitçiliğe yönelmek demektir.

Bu da sosyal yapıda bir kişi­lik bunalımına düşmenin ve millî kültürden kopmanın ifadesidir. Bu türlü, kop­malarla, kendi özelliklerini kaybetmeye başlayan milletler, yavaş yavaş yaşama, gelişme ve geleceğe uzanma güçlerini de kaybetmeye başlarlar. Çünkü, millî kül­tür dediğimiz ortak değerlerin özünde yukarda açıklandığı üzere, topluma dina­mizm veren, ona gelişme gücü katan bir ortak ruh vardır. Bu ortak ruh, kültürü oluşturan bütün değer ve davranışlarda kendini belli eder. Milletler kendi varlık­larını bu ortak ruh sayesinde devam ettirerek gelişme ve yaratıcılığa yönelebilir­ler.

Millî kültürdeki özün filizlenmesi ile kendini gösteren bu ortak ruh, bir tohu­mu yeşertip ağaç hâline getiren öz gibidir. Bundan dolayı da devlet ve millet var­lığının temeli durumundadır. İşte bu sebeplerdir ki, Atatürk, devrimler yolu ile Batı medeniyeti çerçevesinde bir köklü sosyal değişmeyi gerçekleştirirken, bunla­rı millî kültür temeline yerleştirmeyi de ilke edinmiştir. Çünkü, milletler arası ve­ya milletler üstü birtakım değerler toplamı demek olan medeniyete ait öğelerin millî kişiliğin devamı hâline gelebilmesi, ancak millî değerler sentezi demek olan kültür içinde eritilebilmesine ve millî ruha mal edilebilmesine bağlıdır.

Bu konuda ayrıntılı bilgi almak için Mümtaz Turhan’ın yazısını “buradan” okuyabilirsiniz.

Kültür sayfasına dön! «|

| Kültür Nedir? | – | Kültürün Özellikleri | – | Kültürün İşlevleri |
| Kültürün Öğeleri | – | Milli Kültür | – | Kültür Kavramları |