- Çokbilgi.com - https://www.cokbilgi.com -

İngilizcenin Söz Varlığındaki
Türkçe Kökenli Kelimeler

ingilizcedeki türkçe kelimeler9.-12. yy. arasındaki döneme gelindiğindeyse, bu kez Türkçe kökenli sözcüklerin İngilizceye nüfuz etme sebebinin, tüm İngiliz aristokrasisi ve İngiliz uşakları ile savaşçıları tarafından konuşulan Eski Fransızca11 olduğu görülmektedir. İngilizler ile Türk halklarının doğrudan temasları, yalnızca Haçlı seferlerinde başlamıştı. Bu dönemde, İngiliz asilzadeleri savaşa katılmışlardır. M.S. 1096’dan 1270’e kadar, Avrupalılar, “Tanrı’nın tabutunu boşaltmak” ve “Kutsal Toprakları Müslümanlardan arındırmak” amacıyla Filistin’e sekiz Haçlı seferi düzenlemişlerdir.

Yağmacı ve vahşi bir yapısı olan bu Haçlı seferleri; Avrupa kültürü açısından pek çok avantajı da beraberinde getirmiştir. Batıda insanlar, yemekten önce ellerini yıkamaya başlamışlar, çatal ve bıçakları nasıl kullanacaklarını öğrenmişler, sıcak banyo yapmaya başlamışlar ve kıyafetlerini ve iç çamaşırlarını değiştirmeyi öğrenmişlerdir. Bu sayede Avrupalılar, pirinç, karabuğday, limon, kayısı ve karpuz yetiştirmeye başlamışlar; şeker kamışını yiyecek olarak kullanmayı; ipeği ve aynaları üretmeyi öğrenmişler ve yedikleri besinlerin kalitesini arttırmışlardır.

Haçlıların savaştıkları kavimlerin başında Türkler ya da Batıda bilinen isimleriyle “Saraken”ler (Haçlı seferlerinde Müslümanlara verilen ad.) geliyordu. İlginç olan, İngilizcede karabuğdayın bir adının da “Saraken mısırı” olmasıdır. Bu isim, bu ürünün geldiği yer ve zamanı göstermektedir. Suriye ve Filistin’de Türklerle savaşan Avrupalılar, bu ismi başta Türkler ve kısmen Kürt kavimleri olmak üzere, Suriye, Filistin ve Mısır Arapları da dahil olmak üzere tüm Müslümanları kapsayacak şekilde genişletmişlerdir. Sonuç olarak, etimolojik sözlüklerin çoğu “saraken” kelimesinin Arapça kökenli olduğunu savunmaktadır.

Türkçe faktörünün göz önünde bulundurulmadığı durumlarda, Avrupalı dilbilimciler Doğu kökenli sözcüklerin etimolojik özelliklerinin ortaya çıkarılmasında sıkça rastlanan bir yanılgıya düşmektedirler. Yukarıdaki durum bunun en güzel örneklerinden biridir. Örneğin; İngilizcede kullanılan “kourbaş” ya da “kismet” kelimelerinin günümüzde hem Türkçede hem de Arapçada kullanılması durumunda, Avrupalı etimolojistler, otomatik olarak bu kelimenin Arapça kökenli bir kelime olduğunu varsayacaklardır. Bu etimolojistler, bir an bile, eski kültürlerin dilleri olan Arapça ve Farsçanın; Avrupalıların bakış açısıyla vahşi göçebe kavimlerinin dili olan Türkçeden bir şey almış olabileceklerini düşünmeyeceklerdir. Bunun aksine, Arapça ve Farsçada Türkçe kökenli pek çok kelime bulunmaktadır.



Burada, yanlış yönlendirilen etimolojik bir analizi örneklendirmek istersek; Haçlı seferleri Dönemine geri dönerek “sabot” kelimesini ele almamız yeterli olacaktır. Pek çok kaynak bu kelimenin en gerçek versiyonu; sabot ve bu kelimeden türetilen saboteur, sabotage kelimelerinin Fransızcadan alındığını göstermektedir. Halbuki, sabot kelimesi başlı başına Arapça yoluyla Türkçeden alınmış bir sözcüktür. Sabbat, diğer bir deyişle “sandal” kelimesi Arapça’da “sabot” kelimesinin kökü olarak tanımlanmıştır. Fakat gerçekte, gerek Arapça gerekse Eski Fransızca dilleri bu kelimeyi Orta Doğu’da yaşayan Sarakenlerin kullandığı Türkçeden almışlardır.

Türkçe bir kelime olan çabat (çabata, sabat, şabat)’ın; kesmek, doğramak anlamına gelen “chabu” fiilinden türetildiği ve öncesinde “bir parça odundan yapılan ayakkabılar” anlamına gelirken, zamanla bu anlamın genişleyerek “sandaletler de dahil olmak üzere odundan yapılan farklı tip ayakkabılar” için kullanılmaya başlandığı bilinen bir gerçektir. Bu ayakkabıların pek çoğunun kullanılamaz hale gelmesinden dolayı, bu kelime, farklı maddelerden yapılan ayakkabıları ifade etmeye başlamıştır. Modern Tatar dilinde “çabat” kelimesinin anlamı; “hasır sandalet” diğer bir deyişle “ayakkabı” yani örülmüş hasır’dır.

Eski Fransızca bu kelimeyi orijinal anlamıyla kabul etmiştir: “bir parça odundan yapılan ayakkabı”-sabot.

Rusça bir kelime olan “çoboty” kelimesinin kökü de aynı Türkçe kelimeye “çabat”a dayanmaktadır. İspanyolcada bu sözcük, İspanya’daki Arap Halifeliği Dönemi’nde bu bölgeye yerleşen Türk kavimlerinin kullandığı dilden alınmış olup günümüzde “zapata” olarak adlandırılmaktadır.

Zapata” sözcüğünün anlamı, İspanyolcada daha genişleyerek, günümüzde genel anlamda “ayakkabı”yı ifade etmeye başlanmış ve bu sözcükten pek çok kelime türetilmiştir.

Sabot, saboteur, sabotage” gibi örneklerin yanı sıra, Türkçeden İngilizceye geçen pek çok kelime bulunmaktadır: “chabu” kökünden türetilen kelimelere; -kamçı, uzun kamçı- anlamına gelen “chabouk; -pipo- anlamına gelen “chibouk”; saber; ya da gergedan derisinden yapılan bir kırbaç anlamına gelen “sjambok” örnek gösterilebilir.

Chabu” fiilinden türetilen kelimeler İngilizceye Fransızca, Almanca, Afrika dilleri, Malaya dili ve Hint dillerinden gelmiştir. Bu tür Türkçe kökenli kelimelerinin büyük çoğunluğu orijinal anlamını korumuştur. Örneğin, kesmek, doğramak, kamçılamak gibi. “Sablya, chubuk” gibi Türkçe kökenli sözcükler pek çok dile yerleşmiştir. Sırası gelmişken, İngilizceye Türkçeden geçen ve “kırbaç ve kamçı” anlamlarına gelen iki kelime daha vardır. Bunlar; “kourbash” ve “nagaika”dır.

İngilizceye yerleşen Türkçe kökenli kelimelerin çoğu, Arapça, Farsça ve Hint dilleriyle taşınmıştır.

Mısır ve Suriye’ye gelen ilk Türkler; İspanya’da Arap Halifeliği’nin ortaya çıkmasıyla bir bölümü İspanya’ya yerleşen Türkmenlerin Oğuz Boyu’ndandı. 10. yy.’dan itibaren, Kıpçak kavimleri, dil durumunu sürekli değiştiren Mısır’a yerleşmeye başlamışlardır.

Önceki Sayfa «| Sonraki Sayfa »|