- Çokbilgi.com - https://www.cokbilgi.com -

Hece Ölçüsü

hece ölçüsüŞiirde mısralardaki hece sayısının eşit olmasına dayanan ölçüye hece ölçüsü denir. Türkçenin yapısına uygundur. Hecelerin sayısı parmakla sayıldığı için “parmak ölçüsü” adıyla da bilinir. Türkçe”de heceler uzunluk kısalık bakımından hemen hemen aynı değerdedir. Bu yapısal özellik şiirde hece ölçüsünün kolayca kullanılmasına imkân verir. İlk yazılı Türk edebiyatının ürünleri olarak bilinen Göktürk Yazıtları’nda şiir bulunmamasına rağmen şiirsel özellikler taşıyan ve hece ölçüsüne uyan bölümler vardır.

Kaşgarlı Mahmud’un Divanü Lugati’t Türk eserindeki şiirler de hece ölçüsüyle yazılmışlardır. Türklerin İslamiyet’i kabulünden sonra divan edebiyatı ve aruz ölçüsünün yaygınlaşması hece ölçüsünün yalnızca tekke ve aşık edebiyatına özgü bir ölçü olmasına yol açtı.

Hece ölçüsünde kalıbı dizelerdeki hecelerin sayısı belirler. Her dizesinde 11 hece bulunan bir şiirin kalıbı “11”li hece ölçüsü” olarak gösterilir. Bir hecenin belli bölümlere ayrılmasına “durgulanma”, bu bölümlerin okuma sırasında hafifçe durularak vurgulanan yerlerine de “durak” denir. Kalıplar 2”liden başlayarak 20’lilere kadar çıkar. Az heceli, yani 2”liden 6”lıya kadar kalıplar tekerleme, atasözü, bilmece gibi ürünlerin şiirsel parçalarında uyum öğesi olarak yer alır. Bu tür kısa kalıpların durakları dizenin sonundadır.

Hece ölçüsünde durakların önemi büyüktür. Bir kalıp en az 2, en çok 5 duraklı olabilir. Bir durakta bulunan hece sayısı ise 1 ile 10 arasında değişir. Hece kalıpları duraklar ve duraklardaki hece sayıları bakımından bölümlenir. Bu kalıplar içinde en çok kullanılanlar 7’li, 8’li, 11’li ve 14’lü olanlardır. 7’li ölçü daha çok mani türünde kullanılmıştır. 8’li kalıp semai, varsağı, destan ve türkülerin ölçüsüdür. 11”li ölçü ise başta koşma ve destan olmak üzere aşık ve tekke edebiyatı şiirlerinde kullanılmıştır. 14”lü hece ölçüsüne ise daha çok tekke şiiri ve çağdaş Türk şiirinde rastlanır.



En ilkel toplumlardan çağdaş ve modern toplumlara kadar her milletin edebiyatında şiir ve müzik birlikte gelişmiştir. Eski Türklerde şiirlerin kopuz eşliğinde söylenmesi, eski Yunanda ozanların lir çalarak şiirler okumaları, günümüzde tüm ezgilerin güftelerinin şiir olması; ağıt ve türkü sözlerinin şiir olması bu fikri ispat eden örneklerdir. Hiçbir bestekâr bir makalenin veya bir romanın birkaç paragrafını bestelemeyi düşünmemiştir. Bu yüzden edebi türler içinde müziğe en yakın olanı şiirdir.

Şiirde elbette ki anlam da önemlidir. Fakat şiir hiçbir zaman anlam sanatı olmamıştır. Eğer anlam sanatı olsaydı çeviri şiirler çok beğenilir ve dillerden düşmezdi. Şiirde önemli olan neyin anlatıldığı değil, nasıl anlatıldığıdır. Eğer şiir anlam sanatı olsaydı “Allah, peygamber, vatan, millet sevgisi” gibi ulvi temaları işler ve kolayca şair olurduk.

Şiir ses ve söyleyiş sanatıdır. Söyleyiş derken özgünlük demek istiyoruz. Yani iyi şair ele aldığı bir temayı herkesten farklı, kendine has bir üslupla ifade etmelidir. Ses sanatıdır derken şiirdeki müzikaliteyi, başka deyişle ahengi kastediyoruz. Şiirde ahenk öğeleri; ölçü (aruz, hece), kafiye, redif, aliterasyon, asonans ve kelime tekrarlarıdır.

Yukarıda ifade ettiğim öğeler olmadan, yani ölçüsüz ve kafiyesiz şiir yazılamaz mı? Elbette ki yazılır ve yazılmıştır da. Birinci Yeniler (Orhan Veli, Melih Cevdet ve Oktay Rıfat) ve bu akımdan etkilenen bazı şairler böyle şiirler yazdılar. Fakat bu şairlerin en beğenilen şiirleri ahenk öğelerinden yararlanarak yazdıkları şiirler olmuştur.

Şiiri düzyazıdan ayıran, başka ifadeyle şiiri şiir yapan bu öğeleri kullanmadan şiir yazmak zannedildiği gibi kolay iş değildir. Zor iş de diyemeyeceğim; çok zor iştir. Fakat eli kalem tutan herkes bu tür manzumeler yazabilir ve yazıyorlar da. Fakat bu yazılanlar şiir midir? İşte bu soru işaretidir.

Bu şiirler bana Nasrettin Hoca’nın bir fıkrasını hatırlatır. Hoca’ya sormuşlar: “Hocam, kardan helva olur mu?” Hoca cevap vermiş: “Olur. Ben yaptım oldu. Ama tadını ben de beğenmedim.”

Ahenk öğelerinden yararlanmadan şiir yazmaya çalışmak testere çivi, cam, tuğla vb. inşaat araçları ve malzemeleri kullanmadan ev yapmaya benzer. Oysa her türlü inşaat aleti ve malzemesi olan bir kişi sağlam bir evi kolayca yapabilir. Bu örneği şu amaçla veriyorum. Ahenk öğeleri kötü bir şiirin kusurlarını kapatır, yazılan bir metnin şiire benzemesini sağlar. Ahenk öğelerini kullanmadan iyi şiir yazmak ustalık ve deha gerektirir.

Başka milletlerin edebiyatında olduğu gibi bizim edebiyatımızda da vazgeçilemeyen ahenk unsurlarının başında ölçü (vezin) gelir. 1500 yıllık edebiyat tarihimiz boyunca bizde hece ve aruz olmak üzere iki ölçü kullanılmıştır. Hece ölçüsü bize ait yani milli bir ölçüdür. Eski Türk şiirlerinde ve günümüz Halk edebiyatında hece ölçüsünün kullanıldığını görüyoruz.

Peki, nedir hece ölçüsü? Cevabı çok basittir. Her dizede eşit sayıda hece oluşudur. Şimdi diyeceksiniz ki “Ben hece ölçüsüyle şiir yazdım.” Peki, nasıl yazdın, dizelerde kaç hece var? “Bu şiirimde her dizede dokuz hece var, şu şiirimde on iki hece var.” Olmadı. Dokuzlu, on ikili hece ölçüsü olmaz çünkü. Fakat filanca şairin filanca şiiri dokuzlu hece ölçüsüyle yazılmış. Olabilir, şair böyle bir ölçüyü denemiştir, fakat tadını kendi de beğenmemiştir.

Hece ölçüsünde üç kalıp vardır. Yedili, sekizli ve on birli hece kalıpları. Bir de yedinin iki katı olan on dörtlü hece ölçüsüyle şiir yazanlar çıkmıştır.

Her dizede yedi hece kullanarak şiir yazsak yeterli midir? Hayır, duraklara dikkat edeceksin. Önce dört hecelik kelime veya kelime grubu kullanacaksın, sonra da üç hecelik. Başka deyişle yedili hece ölçüsü 4+3 duraklı olmalıdır. Eğer şiir duraklara dikkat edilerek yazılmışsa, okuyucu dizeleri duraklarda kısa bir müddet durarak okur ve böylece bir ahenk oluşur. Mesela aşağıdaki mani duraklara dikkat edilerek ve yedili hece ölçüsüyle söylenmiştir:

Mani benim ezberim,
Kan ağlıyor gözlerim.
Ben o yârin yolunu,
Ölene dek gözlerim.

Bu dörtlükte ölçü ve durak kusuru yoktur ve sesli okursanız hem dinleyenler hem siz ahengi sezerek şiirden zevk alırsınız. Fakat aşağıda yazdığım maninin ilk dizesi durak yönünden kusurludur ve sesli okununca bu dize müzikal bir etki yaratmaz. Bu dize 3+4 duraklıdır. Diğer dizeler kurala uygun olduğu için daha ahenklidir.

Gel bakma kimseye hor,
Halkı yorma kendin yor.
Yıkmak için çok düşün,
Yıkmak kolay yapmak zor.

8’li hece ölçüsü 4+4 duraklıdır. Yunus Emre’den aldığım aşağıdaki dörtlük bu yönden kusursuzdur:

Geldi geçti ömrüm benim,
Şol yel esip geçmiş gibi.
Hele bana şöyle geldi,
Bir göz açıp yummuş gibi.

Bu parçanın devamı olan dörtlüğün ikinci dizesi kusurludur. 5+3 duraklıdır ve bu dize ahengi bozmaktadır.

İş bu söze Hak tanıktır,
Bu can gövdeye konuktur.
Bir gün ola çıka gide,
Kafesten kuş uçmuş gibi.

Usta şairlerde durak hatası çok azdır. Bu şiirden iki dörtlük daha yazayım; bu dörtlükler de ölçü ve durak bakımından kusursuzdur.

Şu dünyada bir nesneye,
Yanar içim göynür özüm,
Yiğit iken ölenlere,
Gök ekini biçmiş gibi.

Miskin Âdem oğlanını,
Benzetmişler ekinciye.
Kimi biter kimi yiter,
Yere tohum saçmış gibi.

On birli hece ölçüsü 6+5 veya 4+4+3 duraklı olur. Böyle derken 11’li hece ölçüsüyle yazılmış bir şiirin her dizesi 6+5 duraklı olmalıdır demek istemiyoruz. Aynı şiirin herhangi bir dizesi 4+4+3 duraklı olabilir, diğer dize 6+5 duraklı olabilir. Burada iş okuyucuya düşmektedir. Usta bir şiir okuyucusu dizeye bakar bakmaz hangi durakla yazıldığını sezmeli ve gerekli yerde durak yaparak şiirdeki ahengi dinleyiciye iletebilmelidir. Karacaoğlan’ın bir koşmasından aldığım aşağıdaki dörtlüklerin son dizeleri 6+5, diğer dizeler 4+4+3 duraklıdır.

Çukurova bayramlığın giyerken,
Çıplaklığın üzerinden soyarken.
Şubat ayı kış yelini kovarken,
Cennet demek sana yakışır dağlar.

Rüzgâr eser dallarınız atışır,
Kuşlarınız birbiriyle ötüşür.
Ören yerler bu bayramda çok üşür,
Bülbül niçin yaslı bakışır dağlar.

Hece Ölçüsü – Özet

1. Şiirde mısralar arası hece sayısı eşitliğine dayanır.
2. Türkçe kelimelerde hemen hemen bütün heceler eş değerde söylenir. Hecelerde kalınlık, incelik, uzunluk, kısalık farkı gözetilmez. Bu bakımdan hece ölçüsü Türk dilinin yapısına da en uygun ölçüdür.
3. Milli ölçümüzdür.
4. Hece ölçüsüne parmak hesabı da denilir.
5. Hece ölçüsü, Türk edebiyatının başlangıcından bu yana kullanılmıştır. İslamiyetten sonra Divan edebiyatında aruz ölçüsü kullanılırken, Halk edebiyatında hece ölçüsü kullanılmaya devam etmiştir. .
6. Hece ölçüsünün “hece sayısı” ve “duraklar” olmak üzere iki temel özelliği vardır.

a. Hece Sayısı: Hece ölçüsüyle yazılmış bir şiirin bütün mısralarında eşit sayıda bulunur. Hece sayısı aynı zamanda o şiirin kalıbı demektir.

Bu va tan top ra ğın ka ra bağ rın da,
Sı ra dağ lar gi bi du ran la rın dır.
Bir ta rih bo yun ca o nun uğ run da,
Ken di ni ta ri he ve ren le rin dir.

Bu dörtlükteki bütün dizeler 11 heceden oluşmaktadır. Dolayısıyla bu şiir Hece ölçüsünün 11’li kalıbıyla yazılmıştır.

Bu da ğı a şam de dim,
A şam do la şam de dim.
Bir ha yır sız yâr i çin,
Her ke se pa şam de dim.

Bu dörtlük 7’li hece kalıbıyla yazılmıştır.

Baş ka sa nat bil me yiz, kar şı mız da du rur ken,
Söy len me miş bir ma sal gi bi A na do lu’muz.

Bu şiir Hece Ölçüsünün 14’lü kalıbıyla yazılmıştır.

b. Durak: Hece ölçüsüyle yazılan şiirlerde, ahengi artırmak amacıyla mısralar belli yerlerinden ayrılır. Bu ayrım yerlerine durak (durgunlanma) denir.

1. Durak, ahenk sağlayan bir çeşit ses kesimidir.
2. Sözün gidişi zorlanmadan şiir okuyucusuna bir nefes payı bırakılmıştır.
3. Duraklarda kelimelerden ortalarından bölünemez. İyi bir durakta kelime mutlaka bitmiştir.

Not: Bir şiirde, bütün dizelerin durakları aynı olabileceği gibi, belli dizelerde farklı duraklar da kullanılabilir. Bir şiirin her dizesinde farklı duraklar kullanılmışsa, o şiir duraksız kabul edilir.

4. Hece ölçüsünde ikili, üçlü, dörtlü, beşli, altılı duraklar kullanılmıştır.

Kalıplar:

1. Hece ölçüsüyle yazılmış bir şiirde, bir mısradaki hece sayısı o şiirin kalıbıdır.
2. Hece ölçüsünde “ikili” den “yirmili” ye kadar kalıp vardır.
3. Türk şiirinde en çok kullanılan kalıplar yedili, sekizli, onbirli, ondörtlü kalıplardır.

Yedili kalıp:

Giderim-/yolum yaya 3+4=7’li hece ölçüsü
Cemâlin-/benzer aya
Eridim-/hayal oldum
Günleri-/saya saya

Sekizli kalıp:
(4+4=8’li hece ölçüsü)

Gel dilberim-/kan eyleme
Seni kandan-/ sakınırım
Doğan aydan / esen yelden
Seni gülden / sakınırım
Âşık Ömer

Hece ölçüsünün on birli kalıbı:
(6+5=11’li hece ölçüsü)

İptida Bağdad’a / sefer olanda
Atladı hendeği / geçti Genç Osman
Vuruldu sancaktar / kaptı sancağı
İletti, bedene / dikti Genç Osman
Kayıkçı Kul Mustafa

(7+7=14’lü hece ölçüsü.)

Başka sanat bilmeyiz / karşımızda dururken
Söylenmemiş bir masal / gibi Anadolu’muz
Arkadaş, biz bu yolda/ türküler tuttururken
Sana uğurlar olsun / ayrılıyor yolumuz
Faruk Nafiz Çamlıbel

Duraksız şiir: (Hece ölçüsünün on birli kalıbı):

Bir düşünsen, yarıyı geçti ömrüm 11
Gençlik böyledir işte, gelir gider; 11
Ve kırılır sonra kolun kanadın; 11
Koşarsın pencereden pencereye 11
Cahit Sıtkı Tarancı

Yukarıdaki dörtlüğü oluşturan bütün dizelerdeki hece sayısı 11’dir. Fakat bütün dizelerde duraklar aynı yerde değildir. Kelimeler ortadan bölünemeyeceğine göre bu dörtlüğü duraksız kâbul etmek zorundayız. Bu durumda yukarıdaki şiir hece ölçüsünün 11’li kalıbıyla ve duraksız olarak yazılmıştır diyebiliriz.

Uyak ve Ölçü sayfasına dön! «|