- Çokbilgi.com - https://www.cokbilgi.com -

Günlük / Günce Nedir? – Tanımı ve Özellikleri

günlük, günceYabancı kaynaklarda “diary” ve “journal” olarak labir olunan “günlük” veya “günce”, günü gününe ve yazıldığı günün tarihi belirtilerek tutulan notlardan meydana gelmektedir. Ancak düzenli olmayan ve yazıldığı günü belli olmayan günceler de vardır. Çotuksöken’in ifadesiyle günce, “bir yazarın duygularını, düşüncelerini yaşadığı olayları, gözlemlerini tarih belirterek günü gününe yazmasıyla” oluşur. Güncede kişi, düşüncelerini, duygu ve gözlemlerini günü gününe, o günün tarihini de atarak içinden geldiği gibi yazar. Kısaca günce bir tür anıdır. Ancak günce, günü gününe yazılır, anı ise olayların yaşanmasından sonra kaleme alınır. Uluğlar’ın ifadesiyle “günlüklerde düşünceler aynı gün içerisinde yazılmaktadır ve bu nedenle aradan fazla zaman geçmediği için daha güvenilirdirler. Ayrıca yayımlamak amacıyla yazılmazlar, kişilerin bireysel tercihi olarak sadece kendini rahatlatma gayesiyle bile yazılmış olabilirler“.

Düşünceler, duygu ve gözlemler tarih atılarak günü gününe kaleme alındığından günce metinlerine yazan kişinin kişiliği, görüşleri, ruhsal durumu da yansır. Yaşanılan olayların günü gününe aktarılması, bu yönüyle içten ve samimi oluşları, yazarın kişiliğini, hayata bakış açısını, düşüncelerini yansıtmaları, herkesin anlayacağı bir dille ortaya konmaları, tarih, hatıra vb. türler içinde belge niteliği taşımaları güncenin önemli özelliklerindendir.

Kişinin ruh dünyasından, hayatla hesaplaşmasına kadar her türlü sosyal meselenin anlatıldığı türün kesin çizgilerle belirlenecek bir sınırı yoktur. Günceyi karşılaştırabileceğimiz en önemli edebî türlerden biri anıdır. Her iki edebî türde de yazarlar iç dünyalarına yönelerek dış dünyayı ortaya koymaya çalışırlar. İçtenlik ve olayları saptırmadan anlatma ortak özelliktir. İkisi arasındaki fark, günlüğün gözlenen günlük olaylardan ve düşüncelerden oluşması, anının ise üzerinden yıllar geçmiş olayları dile getirmesidir. Anı türünü hatırlatan günceler, anlık duyguların hemen yazıya dökülmesiyle anıdan ayrılırlar. Suut Kemal Yetkin’in ifadesiyle, “günlük ileriye doğru gider, hatıra geriye doğru gider“.



Özellikle yaşanırken yazılmaları, satırlarda dile gelen duyguların ve düşüncelerin daha samimi ve daha içten ifade edilmelerini sağlar. Günce yazımı konusunda iki gruptan söz etmek mümkündür. İlk gruptakiler yaşadıkları çağın önemli olaylarını, tarihi, sosyal arka planını dile getirirler. İkinci gruptakiler ise daha çok yazarın iç dünyasını yansıtır niteliktedir. Eleştirmenler günlüklerin içeriğiyle yazarı arasında bağlantı kurarak günlükleri doğru, yarı doğru ve yanlış olarak üç gruba ayırırlar. Doğru olan günlüklerde yazar okuyucu için değil kendisi için yazar. Yazarlar tamamen şahsidir. Okuyucuyla bağlantıları yoktur. Yarı doğru günlüklerde yazar yazdıklarının bir gün okuyucunun eline geçeceğini bildiği için kimi zaman samimiyetten uzaklaşır ve okuyucuya göre tavır takınır. Yanlış günlüklerde ise geleceğin okuyucusu düşünüldüğü için verilen bilgilerde gerçeklik payı çok azdır.

Günlük türünün ne olduğu üzerine kafa yormak, aslında biraz da edebiyatın ne olduğunu düşünmektir. Düzenli olarak tutulmuş, tarih atılmış notlardan mı ibarettir günlükler yoksa bundan fazla bir şey mi? Bu konuda en genelleyici tanımı usta günlükçü, romancı André Gide yapmıştı: “Günlüğün anıdan tek farkı, günü gününe tutulmuş olmasıdır.” Edebiyatın toplardamarlarından biri olarak her günlük bir portre, bir öykü, bir anı, bir tarih yazısıdır. Yayımlanmak için yazılsın yazılmasın, her günlüğün bir kurgusu vardır. Paris’teki Bir Yabancının Günlüğü yazarı Malaparte’nin dediği gibi, “Günlüklerin, tüm öyküler gibi, bir başı, bir entrikası ve bir sonu vardır.” Günlük türünün kökeni üzerine

Öteki edebiyat türlerinin kökeniyle karşılaştırıldığında, günlüklerin çıkış noktası, yanıtı daha belirsiz bir soru olarak karşımıza çıkıyor. Türün geçmişini irdelemek, günlük yazmanın doğası üzerine düşünmek anlamına da geliyor. Batı’da günlüğün, Doğu’ya göre daha gelişmiş bir edebiyat türü olduğuna kuşku yok. Ama örneğin Japon edebiyatında da 10. yüzyılda yazılmış günlükler bulmak mümkün. Dolayısıyla günlük türünün hem Doğu hem Batı kültürlerinde, kendine özgü şartlar altında biçimlendiği söylenebilir. Peki, nedir günlük yazmak? Başlı başına, bir ömür adamayı gerektiren bir yazı uğraşı mı? Öyküden, şiirden kesilince başvurulan bir teselli mi? Yoksa yazın kuramlarını, yaşanan dönemin olaylarını taslak halinde sunan birer belge mi? Sağlıklı saptamalar yapabilmek için günlükleri farklı başlıklar altında değerlendirmek en doğrusu.

“Günlük / Günce” sayfasına dön! «|