- Çokbilgi.com - https://www.cokbilgi.com -

Gezi Yazısı Türünün Özellikleri
Tarihsel Gelişimi ve Temsilcileri

gezi yazısıMekânı merkeze alarak bir yazarın, çeşitli sebeplerle yurt içinde ve yurt dışında gittiği yerlerdeki gözlem, tespit, deneyim ve yorumlarını birçok anlatım biçiminden faydalanarak canlı ve etkileyici bir dille aktardığı yazı türüne gezi yazısı denir. Gezi, seyahatname olarak da adlandırılmaktadır.

Gezi türü eserin konusunda bir sınırlama yoktur. Gezilebilecek her yer oraya gitmek, orada bulunmak kaydıyla gezi türü esere konu olabilir. Bu tür eserlerde en önemli husus, gidilen yeni mekâna ait gözlem ve tespitlerdir. Ancak bu gözlem, tespit ve izlenimler arasında bir denge, ölçü olmak zorundadır. Gidilen yerlere ait tabii güzellikler yanında tarih, coğrafya, edebiyat, kültür, sanat, bilim ve teknoloji, gelenek ve görenekler, mimarî, şehircilik, siyaset gibi pek çok alanda tespit ve değerlendirmelerin yapılması; çok yönlü ve hemen her türde ayrı ayrı görebileceğimiz konuların bir arada ele alınması, gezi türünü edebî bir tür olmakla birlikte aynı zamanda başvurulacak kaynaklar arasına koyar.

Gezi türü eserlerin oluşmasındaki en önemli sebep yazarın kendisidir. Bu anlamda gezinin yapılış nedeni çok önemlidir. Görev sebebiyle, bilimsel ve siyasi konferanslar sebebiyle, diplomatik sebeplerle, sağlıkla ilgili sebeplerle, zevk ve eğlence sebebiyle veya başka bir sebeple yapılan gezilere ait izlenimlerin anlatıldığı gezi yazılarında yazarın yaşanmışlıkları, dikkatli gözlemleri, orijinal tespitleri temel unsurlarıdır. Bunları aktaran da çoğunlukla birinci teklik şahıstır.

Gözlem, tespit ve değerlendirmeler edebî bir dille aktarılırken sorularla diyalekt bir yapı oluşturması; diyaloglardan, rivayetlerden, hikâyelerden, efsanelerden, anılardan, anekdotlardan, atasözlerinden ve deyimlerden faydalanılması bu türün en önemli özelliklerindendir. Gezi eserinde dilin ayrılmaz parçası, tasvir, diyaloglar ve soru cevap yoluyla anlatım tekniğidir.

Gezi yazısı ile röportaj arasındaki ayrılıklar nelerdir?

Gezi yazılarıyla röportaj birbirine karıştırılmamalıdır. Gezi yazısında ilgi çekici yerler anlatılır. Röportajda olduğu gibi, sorunları deşmek, arkasındaki sorunları duyurmak, kamuoyu oluşturmak amacı güdülmez. Gezi yazıları bir bakıma anıya ve günlüğe de benzer, fakat onlardan ayrı bir yazı türüdür.

Gezi yazısının belirleyici özellikleri nelerdir?



• Gezi yazılarında çoğu kez kronolojik zamanlı plân uygulanır. Gezi için yapılan hazırlıklar; yolculuk, yolculuk sırasında görülen ilgi çekici olaylar; varış, varıştaki ilk izlenimler…

• Gezi yazılarında da kendinden önceki söylenmişlerden, yazılmışlardan ayrı olmak önemlidir. Aynı yerler daha önce de başkaları tarafından görülmüş, yazılmış olabilir. İkinci gidişte görülenlerle, ilk gidişte görülenler arasındaki farklara bile değinmek gerekir. Bu da gezi yazılarının zamanla tarihsel belge olduğunu ortaya koymaktadır.

• Yazar anlattıklarının doğruluğunu; konuşma ile, bilgi toplama ve fotoğraflarla desteklemeli, anlattıklarını bir mantık çerçevesine oturtabilmelidir. Her anlattığı, önceki anlattıklarıyla çelişmemelidir.

• Gezi yazılarında yazar; açıklayıcı anlatım, öyküleyici anlatım, betimleyici anlatım ve tartışmalı anlatım gibi bütün anlatım yollarından yararlanır. Ayrıca okuyucuya değişikliği gösterebilmek için örnekleme, karşılaştırma, tanık gösterme gibi nesnel verilerden de yararlanabilir.

• Resim kullanılmalıdır.

Diğer edebî eserlerden farklı bir özelliği daima dinamik yapısını koruması olan gezi türü, dil ve anlatım özellikleri bakımından anı ve günlük türüne, kısmen mektup ve röportaj türüne yaklaşsa da kesin çizgilerle onlardan ayrılmaktadır. Ancak anlatım tekniği olarak anı ile iç içe girdiği durumlar görülebilir.

Mutlaka bir plana dayalı olarak yazılan gezi türü benzer tarafları olsa da diğer türlerden konu, teknik ve yapısal özellikleriyle ayrılır. Röportaj ve gezi türlerinde gezip görmeye, incelemeye dayalı bir anlatım söz konusudur. İnsanlarla konuşup bilgi edinme röportajda esas, gezi türünde ise kullanılan tekniğin bir parçasıdır. Belge olma niteliği her iki türde olsa da röportajda daha ağırlık taşır. Gezi türünde öncelikli amaç bir belge ortaya koymak değildir. Gezinin en önemli farkı, gerçekleri esas alması yanında yazarın bakış açısı ve yorumlarının esere kattığı zenginlik ve renktir. Röportajda gezi yazılarına göre objektif olmak şartı, daha sade bir dil kullanma mecburiyeti vardır, oysa gezi edebî sanatlardan ve dilin bütün imkânlarından faydalanır.

Hikâye ve romandaki bazı anlatım teknikleri, kurgusal çerçeve, zaman zaman gezi yazılarında da görülmektedir. Hikâye ve romanda yer, zaman, mekân ve kişiler esas unsurken gezi yazısında öncelikli olan gerçek, farklı ve yeni bir mekândır. Bu tarz eserlerde anıda olduğu gibi sadece belli bir zamana ait olay ve durumlar anlatılmaz. Anılarda gezilerden farklı olarak objektif olmak ve kronoloji çok önemlidir. Zaman zaman günlük tarzında yazılmış gibi görünse de gezi yazılarında günlüklerdeki gibi basit bir yer ve zaman kaygısı yoktur. Gezen, anlatan ve yazan kişinin aynı olması sebebiyle gezi, otobiyografilere yakın görülebilir. Ancak gezi yazılarında otobiyografilerdeki gibi tek kişinin hayatı ile sınırlı kalma ve biyografilerdeki gibi yazarın kendi hayatı ile kısıtlanma durumu söz konusu değildir. Mektup türü ile de bağlantılı gibi görünen gezi türünün içerikleri, amaçları, anlatım biçimleri ve yapısal özellikleri birbirinden farklıdır. Mektup, gezi eserine oranla daha özneldir.

Gezi yazıları genellikle günü gününe yazılmaz. Ancak doğruluk, açıklık ve etkileyicilik için bazen günlük alınan notlardan faydalanılabilir. Kitap mutlaka gezi tamamlandıktan kısa bir süre sonra kaleme alınır.

Asıl metinler yanında şiirler, fotoğraflar, resimler, şekiller ve haritalar kullanılarak hazırlanmış gezi türü eserler de vardır. Hatta şiir ve fotoğraflar için ayrı bölümlerin bulunduğu görülmektedir. Yurt içinde yapılan geziler ve yurt dışında yapılan gezilerden hareket edilerek yazılan eserler olmak üzere gezi türü eserleri ikiye ayırabiliriz.

Gezi Yazısının Tarihsel Gelişimi:

Dünyanın en eski seyahatnamesi Afrika’nın doğusundaki Pufta ülkesine yapılan yolculuğu konu alan bir rölyeftir. Ardından ilk gezi rehberi sayılan, tarihçi Miletoslu Hekataios’un MÖ 500 yıllarındaki gezisinden sonra Kartacalı Hannibal’in Î.Ö. ikinci yüzyıldaki yolculuğu Antik Çağ’in en büyük gezilerinden biri olarak karşımıza çıkar. Sonraki dönemlerde dünyadaki keşifler ve ekonomik gelişmelere paralel olarak dünyada seyahat imkânlarının da artmasıyla yolculuklarda önemli artışlar görülmüştür. Eski Yunan’dan bugüne Doğu ve Batı edebiyatlarında gezi türünde yazılmış birçok eser bulunmaktadır. Bunlar arasında Nasır Hüsrev’in Sefernamesi, İbn Fadlan Seyahatnamesi, İbn Batuta Seyahatnamesi, Marco Polo’nun eseri sayılabilir.

Türk edebiyatında ilk seyahatname, Hoca Gıyaseddin Nakkaş’ın Acaibü’l-Letaif adlı Hıtay Sefaretnamesi diye de bilinen eseridir. En tanınmış seyahatname örnekleri arasında Şeydi Ali Reis’in Mir’atü’l-Memalik isimli kitabı, Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sı, Kâtip Çelebi’nin Cihannüma’sı, Yirmi Sekiz Çelebi Mehmet Efendi’nin Fransa Sefaretnamesi adlı eserleri sayılabilir.

19. yüzyıl gezi türü açısından verimli bir yüzyıl olmuştur. Ömer Lütfi’nin Ümit Burnu Seyahatnamesi, Keçecizade İzzet Molla’nın Mihnet Keşan’ı, bu türün temsilcileri arasındadır. Özellikle Tanzimat’ın ilanı gezi türünü de etkilemiş, gezilen yerler ve bakış açılarında değişiklikler görülmeye başlamıştır. Ahmet Mithat’ın Avrupa’da Bir Cevelan, Ahmed İhsan’ın Avrupa’da Ne Gördüm, Ahmet Şerifin Anadolu ‘da Tanin, Ali Suad’ın Seyahatlerim, Ahmet Rasim’in Romanya Mektupları bu dönemin önemli eserlerindendir.

20. yüzyılda ise iş gezileri ve politik geziler bu edebî türü beslemiştir. Cumhuriyet Dönemi, yurt içi ve yurt dışı gezilerin iyice attığı, gezilen coğrafyaların çeşitlendiği, farklı bakış açılarının getirildiği, bu türün pek çok değişik örneğinin görüldüğü bir dönemdir. Tamamı gezi notları olmamakla birlikte Halide Edip Adıvar’ın Dağa Çıkan Kurt, Yolculuk Notları; Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun Alp Dağlarından ve Miss Châlfrin’in Albümünden, Celal sad’ın Seyahat İntibaları, Selim Sırrı Tarcan’ın Bugünkü Almanya, Faik Sabri Duran’ın İstanbul’dan Londra’ya Şileple Bir Yolculuk, Celalettin Ezine’nin Amerika Mektupları, Ahmet Emin Yalman’ın San Fransisko ‘da Ne Gördüm, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Beş Şehir adlı eseri yanında Paris Tesadüfleri, Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun Canım Anadolu, Hikmet Birand’ın Anadolu Manzaraları, Selahattin Batu’nun İsviçre Günleri, Reşat Nuri Güntekin’in Anadolu Notları, Burhan Arpad’ın Avusturya Günlüğü, Falih Rıfkı Atay’ın Bizim Akdeniz, Gülten Dayıoğlu’nun Kafdağının Ardına Yolculuk, Yavuz Bülent Bakiler’in Üsküp’ten Kosova’ya, Buket Uzuner’in Bir Siyah Saçlı Kadının Gezi Notları, Fürüzan’ın Balkan Yolcusu, Nedim Gürsel’in Bir Avuç Dünya adlı eserleri bu dönemdeki kitaplardan sadece birkaçıdır.

Gezi türünün uzun bir geçmişi vardır. Bu günkü tanımına ve niteliğine tam uymasa da çok eski çağlarda gezi türünden sayılabilecek örneklerin bulunduğu bilinmektedir. Eski Yunanistan’dan başlayarak günümüze kadar çeşitli ülkelerden birçok gezgin, elçi, şair ve yazar gezip gördükleri yerleri anlatan eserler meydana getirmişlerdir.

Başka ülkelere yapılan yolculuklarla ilgili ilk gezi yazılarına örnek olmak üzere M.S. 448’de Hun hükümdarı Atilla’ya gönderilen elçilik heyetinde görevli tarihçi Priskosun eseri ile M.S. 568 de Kilikyalı Zemarkhos’un Göktürkler ülkesinde Bizans İmparatorluğu elçisi iken tuttuğu notları gösterebiliriz.

İranlı şair ve din adamı Nasır Hüsrev ‘in hac maksadıyla yaptığı Mekke gezisini ve bu arada Mısır ve Anadolu’nun doğusunda gördüklerini anlatan ‘sefername‘ adlı eserini de ilk gezi kitapları arasında sayabiliriz.

Gezi türünün ilk önemli eselerini verenlerin başında şüphesiz Venedikli ünlü gezgin Marco Polo ile yine ünlü Arap gezgini İbn-i Batuta’yı anmamız gerekir.

Marco Polo, Yakın Doğu ve Orta Asya ülkelerini kapsayan uzun bir yolculuğa çıkmış ve bu yolculuğunda gezip gördüğü yerleri anlatan bir eser yazmıştır. Birçok dile çevrilen bu eser gezi edebiyatının ilk klasik örneklerinden biri sayılır. Arap gezgini İbn Batuta da Anadolu, Harezm, Maveraünnehir ve Horasan’ı dolaşarak oralarda yaşayan Türklerin teknik ve toplumsal özelliklerini anlatan bir kitap yazmıştır.

Önceleri daha çok tarihçilerin ilgi gösterdikleri bu eserler, sonradan edebiyatçıların da dikkatini çekmiştir. Ele alınan konular, kullanılan dil, yazarların gözlem ve anlatım özellikleri bakımından gezi yazı ve kitapları artık edebiyatın bir kolu, bir başka deyişle bir yazı türü özelliği kazanmıştır.

“Gezi Yazısı” sayfasına dön! «|