- Çokbilgi.com - https://www.cokbilgi.com -

Devlet Dili

resmi devlet diliBir devletin sınırları içerisinde idarede, hukukta, eğitimde, ticarette ve resmî dil gerektiren diğer durumlarda, gerek sözlü gerekse yazılı iletişimde kullanılan dil, devlet dilidir. Devlet dilinin ne olduğu genellikle anayasada belirtilir. Yasal olarak düzenlendiği için devlet kurumlan arasında olduğu gibi devlet kurumlarıyla devletin vatandaşları arasındaki ilişkilerde de devlet dilinin kullanılması zorunlu hale gelir. Devletin üst kademesinde konuşulan veya yazılan, ağır ve çoğu zaman yalnızca ilgili kimselerin bildiği, yazılı ve sözlü bir üslup için de devlet dili terimi kullanılabilir. 1. Meşrutiyet’e kadar Osmanlıdaki durum budur: Devlet idaresinde özel eğitim almış seçkinlerin üstesinden gelebildiği bir devlet dili vardır. Dil Türkçedir, ancak yazı dili olarak kullanılması ve anlaşılması özel eğitim gerektirir. Osmanlı yazı dili böyle bir dildi, Arapça ve Farsça öğelerle konuşma dilinden uzaklaşmıştı.

23 Aralık 1876 tarihinde ilan edilen 1. Meşrutiyet’in 18. maddesi devlette görev almak isteyenlerin, 68. maddesi de mebus olacakların Türkçe bilmelerini şart koşar. 57. maddede ise heyetler arası müzakere dilinin Türkçe olacağı belirtilir. Böylece Türkçe anayasal desteğe kavuşur. Daha sonra düzenlenen anayasalarda devlet dili hakkında hüküm yer almıştır. Osmanlı İmparatorluğu sona erdiğinde İstanbul ağzına dayanan esnek ve canlı ama halk dilinden hâlâ uzak bir üslup onun yerini almıştır.

1876’da ilan edilen Kanun-i Esasi’deki Türkçe ile ilgili maddeler şunlardır:

Madde 18: Tebaai Osmaniyenin hidematı Devlette istihdam olunmak için devletin lisanı resmisi olan Türkçeyi bilmeleri şarttır.

Maddde 57: Heyetlerin müzakeratı lisanı Türki üzere cereyan eder ve müzakere olunacak layıhaların suretleri tab ile yövmü müzakereden evvel azaya tevzi olunur.

Madde 68: Heyeti Mebusan için azalığa intihabı caiz olmıyanlar şunlardır: Evvelâ tebai Devleti Aliyeden olmıyan saniyen nizamı mahsusu mucibince muvakkaten hizmeti ecnebiye imtiyazını haiz olan salisen Türkçe bilmiyen rabian otuz yaşını ikmal etmiyen hamisen hini intihabta bir kimsenin hizmetkârlığında bulunan sadisen iflâs ile mahkûm olup ta iadei itibar etmemiş olan sabian sui ahval ile müştehir olan saminen mahcuriyetine hüküm lâhik olup ta fekki hacir edilmeyen tâsian hukuku medeniyeden sakıt olmuş olan aşiren tabiiyeti ecnebiye iddiasında bulunan kimselerdir. Bunlar mebus olamaz. Dört seneden sonra icra olunacak intihaplarda mebus olmak için Türkçe okumak ve mümkün mertebe yazmak dahi şart olacaktır.



1924 tarihli Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nda devlet dilinin Türkçe olduğu açıkça belirtilir. Ancak Anayasanın yazıldığı dil konuşma dilinden hayli uzaktır. Anayasanın dili 1945 yılında sadeleştirilir: Dille ilgili maddenin farklı biçimleri dildeki değişmeyi açıkça gösterecek niteliktedir:

1924’te: “Türkiye Devletinin dini, İslâmdır; resmî dili Türkçedir; makam Ankara şehridir”.
5/2/1937’de: “Türkiye Devleti, cumhuriyetçi, milliyetçi, halkçı, devletçi, laik ve inkılapçıdır. Resmî dili Türkçedir. Makarrı Ankara şehridir”.
1945’te sadeleştirilmiş biçim: “Türkiye Devleti cumhuriyetçi, milliyetçi, halkçı, devletçi, lâyik ve devrimcidir. Devlet dili Türkçedir. Başkent Ankara’dır”.
1961 ‘de: “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Resmî dil Türkçedir. Başkent Ankara’dır”.
1982’de: “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Millî marşı ‘İstiklal Marşı’dır. Başkenti Ankara’dır.”

ÇokBilgi.Com