- Çokbilgi.com - https://www.cokbilgi.com -

Bitkiler Düşünebilir mi?

bitkiler düşünebilir miDünyada bulunan yaklaşık 300.000 bitki türünün yaşamlarını sürdürmek için gelişmiş duyulara sahip olduğunu herkes kabul eder. Bitkilerin bazı özellikleri insanlardaki tat alma, görme, dokunma ve koku alma özelliklerine benzetilebilir… Fakat daha önce hiç bitkilerin düşünme yetisine sahip olup olmadığını düşündünüz mü? Bitkilerin dünya üzerindeki yoğunluğu hayvanların yaklaşık 1.000 katı kadardır. Fakat bitkilerin yer değiştirme gibi bir yeteneklerinin olmayışı büyük bir dezavantajdır. Ama bitkiler bu dezavantajı etrafımıza baktığımızda göremeyeceğimiz kendine ait yöntemleriyle etkisiz hale getirmeyi başarmıştır.

Kötü bir koku aldığınızda tepkiniz nasıl olur? Yüzünüz buruşur, elinizle burnunuzu kapatır veya o ortamı terk edersiniz. Bitkilerin de belirli kokulara tepki verdiklerini biliyor muydunuz? Mesela, olgunlaşan meyveler “etilen” isimli bir kimyasal salgılarlar. Bu kimyasalı algılayan olgunlaşmamış meyveler gelişimlerini hızlandırırlar. Böylece ağaçtaki tüm meyveler aynı sürede olgunlaşmış olurlar. Ve yine bu koku, polen toplayan böcekleri kendine çekmektedir. Diğer bir örnek ise “ceset bitkisi”dir. Bu bitki, adından da anlaşılacağı üzere çürümüş et kokusuna benzeyen bir koku salgılar. Bu da sinekleri ve diğer çürükçül böcekleri kendine çeker.

Bazı bitkiler bir hayvan veya patojen –hastalığa neden olan her türlü organizma– tarafından saldırıya uğradığı zaman bunu algılayabilir! Bazı ağaç türleri tehlike anında yapraklarının iştah kesici olmasına ve sindiriminin zor olmasına yarayan kimyasallar salgılar. Daha etkileyici bir örnek ise, mısır ve pamuk bitkileri bir tırtıl tarafından yenilmeye başlandığı zaman, tırtılı etkisiz hale getiren eşek arılarını çeken kokular salgılar. Başka bir deyişle mısır ve pamuk eşek arılarıyla iletişim halindedir! Tırtılın yaprak yerken çıkardığı ses bile bu kokuların yayılmasını sağlar.



Bitkiler de takım çalışmasından haberdarlar! Bir mantar türü sayesinde bitki kökleri birbirlerine bağlanır ve kendi aralarında besin ve bilgi alışverişi yapabilirler. Bilim adamları radyoaktif izotoplar kullanarak, ağaçların besin ve su yönünden fakir olan ağaçlara bu maddeleri ilettiklerini keşfetmişlerdir. Büyük bitkiler daha küçük ve Güneş ışığı alamayan bitkileri boyları yeterince uzayana kadar beslerler. Aynı şekilde, tüm sene boyunca yaprak dökmeyen bitkiler, kış geldiğinde yaprakları dökülen bitkilere besin sağlarlar. Ve takım çalışması halindeyken aralarında hiç sorun çıkarmıyorlar! Biz insanlar bu konuda bitkileri örnek almalıyız.

Belki de en şaşırtıcı gerçek ise bazı bitkilerin hafızalarının oluşudur! Açıklayayım. Küstüm otunu biliriz. Dokunulduğu zaman yapraklarını büzer. Bu hareket, üstüne konan böcekleri korkutmak içindir. Fakat bilim adamları, yaptıkları bir deneyle bu bitkinin daha üstün yetenekleri olduğunu anlamışlardır. Küstüm otu bitkisinin bir yaprağını 15cm yükseklikten aşağı attıklarında da büzüldüğünü görmüşler. Pek şaşırtıcı değil. Fakat dahası var! Bu yaprağı aynı yükseklikten 4–5 defa bıraktıklarında yaprağın büzülmediğini, çünkü bu uyarıcının zararsız olduğunu anladığını gözlemlemişlerdir. Bu yaprağa dokunulduğunda büzülmüş fakat yüksekten bırakıldığında büzülmemiştir. Bu durum haftalarca kalıcılığını korumuştur. Bir bitkinin kendisinden çok çok gelişmiş bir canlı olan balıklardan daha uzun süreli bir hafızaya sahip olması insanı hayrete düşürüyor!

Elbette bitkiler zekânın ilk koşulu olan beyin ve sinir hücrelerine sahip değiller. Fakat zekâ ve düşünme yetisini sorunları çözmek, iletişim halinde olmak ve grup halinde çalışmak olarak düşünürsek bitkilerin son derece “zeki” olduklarını söyleyebiliriz! Bir dahaki sefere herhangi bir sebzeyi veya meyveyi yerken mideye indirdiğiniz şeyin kendi çapında bir dahi olduğunu unutmayın!

Gökçe DURGUN
gökçe