- Çokbilgi.com - https://www.cokbilgi.com -

Atatürk’ün Kafkas Cephesi’ndeki Görevi

kafkas cephesi ve atatürkMustafa Kemal, Birinci Dünya Savaşı’nda en kalabalık Türk ordusuna komuta etmişti. Çanakkale’de emrine verilen kuvvetler, on bir tümen ve bir atlı tugaydan oluşuyordu. Çanakkale’de iyi bir stratejist, iyi bir taktisyen ve birliklerini mükemmel şekilde sevk ve idare kudretine sahip komutan olduğunu ispat etmişti. Ulusların tarihinde böylesine büyük başarılara imza atan kişilere en üst rütbelerin ve unvanların verildiği sıkça görülmüştür.

Mustafa Kemal gibi büyük işler başarmış bir insanın fazlasıyla hak ettiği generalliğe yükseltilmesi gerekirdi. Harbiye Nezareti Muamelât-ı Zatiye Dairesi, Mustafa Kemal’in livalığa yükseltilmesi için gerekli işlemleri yaptı ve belgeleri Enver Paşa’ya sundu. O ise belgeleri uzun süre bekletip gerekli olan padişah iradesini almadı. 1 Nisan’da hazırlanan bu belgeler, yedi ay bekletildikten sonra ancak Ekim ayında kendisine Tuğgeneral olduğu tebliğ edildi.

Ruslar, 1915-1916 kışında Kafkas cephesinde saldırılarını sürdürüyorlardı. İngiliz ve Fransızların Gelibolu’dan çekileceklerini öğrenen Ruslar, Çanakkale’deki Türk birlikleri Kafkas cephesine kaydırılmadan ve üstünlük kendilerinde iken amaçlarına ulaşmak için saldırılarını artırmışlardı. Bu saldırılar sonucunda 16 Şubat 1916’da Erzurum düşmüş; Ruslar, Of-Bayburt-Mamahatun hattının doğusuna kadar ilerlemişlerdi. Osmanlı Başkumandanlık Vekaleti, Erzurum’u geri alabilmek için II. Ordu’yu bölgeye nakletmeye çalışıyordu. Mustafa Kemal’in 16. Kolordusu da bu orduya bağlıydı. 27 Şubat’ta Edirne’den yola çıkan Mustafa Kemal, 26 Mart 1916’da Diyarbakır’a ulaşarak yeni görevine başladı.

Süregelen Rus saldırıları sonucunda durum kritik bir hal almıştı. Düşmanın Muş ve Bitlis güneyindeki geçitleri zapt ederek Güneydoğu Torosları aşması halinde Irak ve Suriye’deki ordular da tehlikeli duruma düşebilirlerdi. 16 Kolordu’nun 5. tümeni Bitlis’te, 8. tümeni ise Muş’un güneyinde bulunuyordu. Mustafa Kemal’in karargahı ise Silvan’da idi.



12 Temmuz 1916’da Muş’un güneyinde bulunan 8. tümene Ruslar üç misli bir kuvvetle saldırdılar. Üç gün süren çatışmalardan sonra bu tümen, Kulp Boğazı’na çekildi. Rus komutanı, birbirinden uzak olan Türk tümenlerini ayrı ayrı yenmeyi planlıyordu. Kulp Boğazı’na tıkanan 8. tümenin karşısına dört-beş tabur kuvvet bırakarak diğer kuvvetleriyle Çopakçur cephesine taarruza başladı.

Bunu sezen Mustafa Kemal Paşa, başında bulunduğu 8. tümeni taarruza geçirerek Kulp Boğazı’nda ve Muş’un güneyinde üç gün boyunca devam eden çarpışmalardan sonra Muş’u geri aldı. Bu durum, Rusları korkuttu; zira, II. Türk ordusuna karşı savaşan bütün Rus kuvvetlerini çevrilmek tehlikesiyle karşı karşıya bırakmıştı. 8 Ağustos 1916’da ağır zaiyata uğrayan ve binden fazla esir veren düşman, çekilmeye başlamıştı. Bitlis 5. tümen tarafından geri alınmış ve Rus kuvvetleri Ahlat’ın güneyine kadar çekilmişlerdi.

Mustafa Kemal, 17 Şubat 1917’de kurulması planlanan Hicaz Kuvve-i Seferiyesi Kumandanlığı’na atandı. Şam’a giderek IV. Ordu Komutanı Cemal Paşa ile görüştü. Hicaz ve Suriye’nin vaziyetini inceledikten sonra askerî durumun çok nazik olduğunu, Hicaz’ın boşaltılarak Suriye cephesinin kuvvetlendirilmesini önerdi. Enver Paşa, bu öneriyi kabul etmemekle birlikte Hicaz Kuvve-i Seferiyesi adlı ordunun kurulması fikrinden vazgeçti. Mustafa Kemal de tekrar birliğinin başına döndü.

Ruslarla yapılan muharebeler sırasında Mustafa Kemal, vaziyeti derhal kavramak, ani karar vermek, düşmana göz açtırmadan harekete geçmek, uygulamalarda sorumluluğu üstüne alarak, çok tehlikeli durumların içinden yıldırım hızıyla çıkma kabiliyetini sergilemiştir. 16.  Kolordu’nun bölgedeki başarıları, bir kere daha dikkatleri Mustafa Kemal Paşa’nın üzerinde toplamıştır. Ordu komutanı izinle İstanbul’a gidince Mustafa Kemal, II. Ordu Komutanlığı’na atandı (7 Mart 1917). O, ordu komutanı olurken kurmay başkanı da Albay İsmet idi. İsmet Bey’le Hareket Ordusu günlerinden beri tanışıyorlardı. Burada yakın işbirliği dönemi başladı.

Ordu Komutanı olan Mustafa Kemal’in ilk işi, çok çetin geçen kış şartlarında soğuk ve açlıktan kırılan birliklerin, beslenebilecekleri ve korunabilecekleri bölgelere çekmek oldu. Ruslar modern vasıtalardan yararlandıkları halde, kışın çok daha fazla zaiyat vermişlerdi. Türk kuvvetlerinin zaiyatının az olmasında alınan önlemlerin büyük etkisi vardı.

M. Kemal Atatürk sayfasına dön! «|