- Çokbilgi.com - https://www.cokbilgi.com -

Anı (Hatıra) Türünün Özellikleri
Tarihi Gelişimi ve Temsilcileri

anı, hatıra özellikleri, tarihsel gelişimiBilim, sanat, politika alanında ün yapmış kişilerin başlarından geçen önemli olayları yahut yaşadıkları dönemin önemli olduğunu düşündükleri özelliklerini gözlemlerine ve bilgilerine dayanarak anlattıkları edebi türdür. Anı’nın eski karşılığı ‘hatıra’dır. Edebî bir tür olarak anı, bir kişinin aklının erdiği dönemden itibaren görüp yaşadığı, kendisi ve toplum için önemli gördüğü olayları ve durumları belli bir sistem içinde yazıya döktüğü, genellikle, otobiyografik metinlerdir.

Otobiyografi, kişinin yalnızca kendisiyle ilgili bilgileri verirken anı, hem bireysel hem de sosyal anlamda bilgi içerir. Günlük tutan yazar, sıcağı sıcağına o günün olay, yaşantı ve düşüncelerini aktarırken; anı yazarı, tarih olmuş eski zamanların olaylarını belleğe ya da belgelere dayalı olarak ortaya koyar. Bu bakımdan anı metinleri yalnızca hatırlanabilen, unutulmayan, kaydedilebilen olayları içerdiği için tarihi aynen aksettirmekten uzaktır, büsbütün objektif olması beklenemez. Toplumların sosyal hayatlarında anı aktarmak önemli bir gelenektir. Özellikle yaşlı insanlar kendilerinden daha genç kimselere daha önce görüp geçirdiklerini, yaşadıkları ilginç olayları anlatırlar.

Anılarda insan hayatının tamamının eksiksiz olarak yazılması şart değildir. Zaman süreci olarak hayatın tamamını içine alabileceği gibi bir bölümünü bir zaman dilimini yahut bir olayın geçtiği zaman sürecini içine alabilir.

Anıya konu olan olaylar ve kişiler gerçek olduğu için yazar bunları değiştiremez.Ancak anıyı sıkıcı bir anlatımdan yüzde yüz objektiflikten ve belgesel bir kimlikten kurtarmak için araya  yeri geldikçe izlenime dayalı yorumlar da katmak gerekir.Bunu yaparken yapmacığa kaçmadan geçmişe ait hatırlananlar kişisellik niteliğini korumak şartıyla olabildiğince yansız ve içten anlatılmalıdır. Bütün bu özelliğiyle anı türü eleştiriden biyografiye, romandan şiire kadar pek çok türe kaynaklık eder.



Anılar ya günü gününe yada yazarların hatırladıklarıyla sonradan kaleme alınır.Ancak aradan uzun zaman geçmiş olması anı yazarının bazı olayları eksik hatırlamasına dolaysıyla yanılgıya düşmesine  sebeb olabilir.Bu yüzden anılar yerine göre belgelere dayandırılmalıdır.Bu özelliğinden dolayı anılar kesin bir belge niteliği taşımaz.Ancak bilim,sanat ve siyaset alanındaki ünlü kişilerin anıları tarihi olayların aydınlatılmasına yardımcı olurlar.

Yazarın yaşadıklarını ve izlenimlerini yazıya geçirmesi bakımından anılar,günlüklere benzerler. Ancak yıllar sonra yazılan anılarda  pek çok küçük ayrıntının unutulmasına karşılık günlüklerde yaşanan olaylar anında yazıya geçilirmiştir. Bu itibarla gerçeğe uygunluk bakımından günlükler anılara göre daha fazla inandırıcıdırlar.Hatta kimi anılarda çocukluk ve gençlik dönemine ait küçük ayrıntıların yahut tanık olunan olayların en küçük ayrıntılarına kadar anlatılması anıların inandırıcılık payına gölge düşürür. Bunun bir başka sebebi ise anı yazarlarının anılarını yaşadıkları dönemdeki mantıklarıyla değil belli bir olgunluk döneminde yazmalarıdır. Bu yüzden anı yazarları daha inandırıcı olmak için anılarını çoklukla günlüklerle ya da mektuplarla yahut bir takım belge,görgü tanığı ve kimi anı yazarlarının günlükleriyle desteklerler.

Anılarla biyografileri de birbirinden ayırmak gerekir.Belki her ikisi de yeri geldiğince kendi iç dünyalarına yönelir ,kendi özel hayatlarından,duygu ve düşüncelerinden bahseder.Ancak biyografiler kişinin kendisiyle sınırlı kalırken anı yazarları dış dünyadan kopmadan sürekli onunla ilişki içinde yaşanmış bir takım olayların nedenleri bulmaya dolayısıyla kendilerini tanımaya ve onları bütünleştirerek bir sonuç çıkarmaya çalışırlar.

İçlerinde anı türünün özelliği bulunabilecek seyahatname, sefaretname, muhtıra, tezkire, menkabe, günlük, otobiyografi ve tarih türleri ile anı türünü karıştırmamak gerekir. Bu türlerin her birinin yazılış gayeleri ayrıdır. Ortak özellikleri ise yaşanmış olaylar üzerine kurulmuş olmalarıdır. Ancak bu özellik, onları birbirinin yerine koyma sebebi olamaz.

Anıların, tarihî gerçeklerin açıklanması sırasında, önemli yardımları dokunur. Anı; tarih değilse de, tarihe yardımcıdır. Devirlerin özelliklerini anlatan anılar, o devrin tarihini yazacaklar için önemli birer belge niteliğindedir. Bundan ötürü, anı yazarı, anılarını yansıtırken tarihî gerçeklerin bozulmamasına çok dikkat etmelidir.

Anı (Hatırat) ile günlük, en çok karıştırılan iki türdür. Bu iki türün en önemli ayrılığı günlüklerin yaşanırken, anıların ise hayatta ya da ömrün sonunda kaleme alınmalarıdır.

Her ne sebeple kaleme alınırsa alınsın anı türünde dürüstlük, samimiyet ve sorumluluk duygusu ön plânda tutulmalıdır. Anı yazarken önce konu tespit edilmeli; sonra ya günü gününe tutulan notlar ya da hafızada saklanan olaylar zinciri, plâna göre düzenlenmelidir. Anı yazılırken süslü sanatlı bir anlatımdan kaçınmalı; açık, sade ve akıcı bir üslûp kullanılmalıdır. Duygu ve düşünceler, içtenlikle gerçeği yansıtmalıdır.

Anılar, ya günü gününe tutulan notlar hâlinde ya da sonradan hatırlanmak suretiyle yazılır. Batıda en çok yaygın bir tür olup ilk örneğini eski Yunan sanatçısı Ksenophon’un “Anabasis” adlı eseriyle vermiştir. Eflatun’un birçok eseri bu türdendir. 18. yüzyılda J. J. Rouseau’nun ” İtiraflar”, Goldoni’nin “İyilik Sever Somurtkan”, Goethe’nin “Şiir ve Gerçek Andre Gide’nin “Jurnaller “bu alanda önemli eserlerdir. 19. yüzyılda Fransız edebiyatında Victor Hugo’nun”Gördüklerim”, Stendhal’ın “Bencillik Anılar, Verlaine’nin ” İtiraflar adlı eserler önemlidir.

Rus yazar Tolstoy’un İtidafım” 20. yüzylda dünyanın her ülkesinde çok sayıda edebiyatçı bu türde eserler vermeye devam etmektedir.

Türk edebiyatında, 7. yüzyıla ait “Göktürk Yazıtları” bu türün ilk örneği sayılmaktadır. 16. yüzyılda Hindistan’da bir imparatorluk kurmuş olan Babür Şah’ın yazdığı “Babürname” , 17. yüzyılda Ebul Gazi Bahadır Han’ın yazdığı “Şecere-i Türk” , Katip Çelebi ve Naima’nın bir çok eseri bu türün örneklerindendir.

Eski edebiyatta anı özelliği taşıyan “vakainameler, gazavatnameler, sefaretnameler bu türün örnekleri sayılmaktadır.Edebi tür anlamında anı ise bizde Tanzimat döneminde başlamıştir. Önceleri Ebuziya Tevfik ve Ali Suavi çıkardıkları gazetelerde anılarını yayınlarlar Daha sonra; Akif Paşa’nın “Tabsıra”
Namık Kemal’in “Magaza Mektupları” , Ziya Paşa’nın “Defter-i Amel”, Ahmet Mithat Efendi’nin “Menfa”, Muallim Naci’nin “Ömer’in Çocukluğu”, Servet-i Fünun Döneminde; Ahmet Rasim’in “Eşkal-i Zaman”, “Falaka” ” Maharir “,”Şair ” Halit Ziya’nın “Kırk Yıl”, Saray ve Ötesi, Hüseyin Cahit Yalçın’ın : ” Edebi Hatıralar”.

Son Dönem Edebiyatında;
Yakup Kadri: “Zoraki Diplomat, Vatan Yolunda , Gençlik ve Edebiyat Hatıraları”,
Ruşen Eşref Ünaydın : ” Atatürk’ü Özleyiş”,
Falih Rıfkı Atay : “Çankaya”
Halide Edip : “Türk’ün Ateşle İmtihanı”
Yahya Kemal: ” Çocukluğum, Gençliğim, Siyasi ve Edebi Hatıralarım ”
Yusuf Ziya Ortaç ” Porteler,” Bizim Yokuş”
Ahmet Hamdi Tanpınar : ” Kerkük Anıları”
Samet Ağaoğlu: ” Babamın Arkadaşları”
Salah Birsel : “Ah Beyoğlu Vah Beyoğlu”
Halikarnas Balıkçısı : ” Mavi Sürgün”
Oktay Rıfat : “Şair Dostlarım”

Ayrıca, son dönemde, Celal Bayar, İsmet İnönü, Kazım Karabekir ve Rauf Orbay gibi siyasi kişilerin yazdıkları anılar, yakın tarihimizi aydınlatması bakımından önemli eserlerdir.

Anı ile Günlüğün Benzer / Farklı Yanları:

1- Anı da günlük gibi bir kişinin başından geçen gerçek yaşantılardan kaynaklanan yazı türüdür
2- Günlük yaşanırken anı ise yaşandıktan sonra yazılır
3- Anılar, yazarların yaşlılık çağlarında yazdıkları ve yaşamları boyunca karşılaştıkları olayları nesnel bir şekilde ortaya koyan yazılardır. Günlükler ise daha öznel, derin, içten ve ruhun derinliklerinden kopup gelen Anlık duygu ve düşünceler hakimdir.
4- Anı yazılarının anlatım açısından kurgusal niteliklere sahip olduğunu da söyleyebiliriz Günlükler ise kurgudan uzak yoğun düşüncelerin toplamıdır.

“Anı (Hatıra)” sayfasına dön! «|