- Çokbilgi.com - https://www.cokbilgi.com -

Ahmet Hamdi Tanpınar

ahmet hamdi tanpınarCumhuriyet döneminde tanınmış, fikir ve sanat adamlarından biri olan Ahmet Hamdi Tanpınar, aynı zamanda önemli bir şair, bir edebiyat tarihçisi ve ilim adamı olarak büyük bir araştırmacıdır. Tanpınar’ın özelliği, eserlerini okuyanlara derinden hitap edebilen bir fikir ve sanat adamı olmasıdır. O, “her meseleyi tarihî bir perspektif içinde düşünmüştür”. O, daima bütüncü bir bakış açısına sahipti. O, şiirlerinde “insan kaderinin derin meselelerini, kainat ile insan varlığı arasındaki münasebeti aşk, ölüm ve sanat konularını” işlemiştir.

Tanpınar, Yahya Kemal’in talebesi olarak, Anadolucu bir milliyetçi, bir kültür milliyetçisidir. Çünkü O, millî varlığı her cephesiyle yaşamaya çalışan ve dünyaya açık olan bir milliyetçidir. Türk tarihini iyi bilir. O’nun “Beş Şehir” adlı araştırma denemesinde Yahya Kemal’in metodunu kullanarak, milletin ruhunu, Anadolu’nun beş tarihi şehrinde, meydana getirdiği eserlerde tespite çalıştığı görülür.

Tanpınar, insana bakarken, insan tariflerinden en çok “Düşünen Saz” tarifini beğenir. Bu tarif, insanın en kudretli ve en zayıf tarafını, kader karşısındaki aczini birleştirir. O diyor ki; “Ruhumuzla, idrakimizle ne kadar büyüğüz ve gene bu yüzden, kaderi yenemediğimiz için ne kadar biçâreyiz.” Tanpınar’a göre, Kant’ın aksine, insan düşüncesi, zaman ve mekanın yaratıcısıdır. Bütün kainat idrakimizde yaşar. O, her şeyi içine attığımız halde zamanın karşısında ne kadar küçük olduğumuza hayret eder ve “kainatın yanında neyiz?” diye sormaktan kendini alamaz.



İnsan ile toplum arasındaki ilişkiye önem veren Tanpınar, fert olarak insanın tam olmadığını, içgüdülerinin emrinde olan kimsenin fert olduğunu, acıyı duyuşta büyüklük fikri olmadığını, dişi ağrıyan insanın fert haline geldiğini belirtir. Fakat cemiyetin içinde insan, kader trajedisinden kısmen kurtulduğunu söyler. Çünkü der, cemiyet için fertte ölüm yoktur; cemiyette süreklilik vardır. Fert, cemiyette ölüm düşüncesini yener. Ölüm, cemiyette, fert için bir başlangıçtır. Kader ve ölüm fikriyle yürüyen Tanpınar, ferdin toplumda şahsiyet ve değer kazandığına kanidir. Tarih orada mana kazanır, hatıralarla topluluk şuuru orada devam eder. Tarih, sanat eserleri, gelenekler, cemiyetin süreklilik şuurudur.

Tanpınar, biraz da Durkheimci bir anlayışla cemiyetin ebedilik boyunca yaşayacağını söyler. Buradan milliyete bir varlık çıkarır; ona da ebedilik verir; kader ve zaman gibi. Tanpınar’ı meşgul eden, hatta korkutan iki büyük güç karşısında ancak cemiyet durabilir; bir de “onun tarihi varlığı olan milliyet durur.” Tanpınar, medeniyeti maziden gelen bir kültür yığılması ve toplanması olarak gösterir. Bu yığılmanın başında şehir ve mimarî eserleri gelir. Her mimarî eser, millî hayatın koruyucusudur. Tanpınar milliyeti şöyle tarif eder: “Milliyet dediğimiz, bir dil, millî hayat, intikal etmiş şekilleriyle bir din ve ahlâk, başta mimarî olmak üzere bir yığın sanat eseri ve tarih hatırasıdır.

Tanpınar, kültürün tarihselliğine ve bütünlüğüne inanır. Fakat Tanzimat’ta kültürümüzdeki ve tarihimizdeki bu bütünlük ve devamlılık fikrini kaybettiğimizi iddia eder. O, medeniyeti de bir bütün olarak görür. Fakat medeniyet genel hayat değiştikçe müesseseleriyle birlikte değişir. Bazen bunların bir kısmını tasfiye eder. Osmanlı’da insanlar farklıydı; aynı zamanda birbirlerinin devamıydılar. Fakat medeniyet değiştirmeyle başlayan dönüşüm, onların parçalanmamış zamanlarını böldü. Hal ile mazi birbirine bağlı olmaktan çıktı. Bu da cemiyetimizi zihniyetçe ikiye böldü ve “daima içimizde ikiye bölünmüş olarak yaşadık.” Tanpınar, iç bölünmesi olarak ortaya çıkan bir ikiliği toplumumuzun “Aklileşememesi”ne bağlar. Aklileşince yeni insan ve yeni hayat başlayacaktır. Bu hayat şekilleri birbirinin devamıdır, ama önceki hayat şekillerinden kopmaması şartıyla.

Kim Kimdir? sayfasına dön! «|