- Çokbilgi.com - https://www.cokbilgi.com -

Açık Oturum / Sözlü Anlatım

sözlü anlatımAçık oturum, güncel bir konunun değişik kimseler tarafından farklı yönlerden ele alınması ve bir topluluğa sıra ile ve bir oturum hâlinde aktarılmasıdır. Bazı konular, bazı sosyal fikir ve olaylar bakış açılarına göre yorumlanırlar. Açık oturumlarda bu yorumlar sergilenir. Her zaman tek doğru yoktur, doğrular vardır. Demokrasinin, çok sesliliğin fazileti de buradadır. Önemli olan, doğrulann tartışılması, ülke ve toplum için en uygun olanın öne çıkarılmasıdır.

Açık oturumda her konuşmacı, bildiği, inandığı düşünceleri savunur. Görüşlerinin haklılığını, doğruluğunu, yararlı olduğunu öne sürer. Karşıt görüşlerin geçerli olmayan taraflarını ortaya koymaya çalışır. Bunları kendisine verilen süre içerisinde yapmak zorundadır. Bu süre içinde temel görüşlerini açıkça ve kanıtlarla ortaya koymalı, karşı fikirleri yumuşak ifadelerle tenkit etmelidir.

Açık oturumun sonunda konuşmacılara yeniden söz verilir. Konuşmacılar, ilk turda söyleyemediklerini dile getirerek açık oturumu tamamlarlar. Diğer konuşmacıların görüşlerini eleştirirler. Son olarak oturum başkanı, konuşmacıların tezlerini özetleyerek ve bazı sonuçlar çıkararak oturumu kapatır.

Açık oturum günümüzde belli bir dinleyici kitlesinin karşısında yapıldığı gibi radyo ve televizyonlarda da yapılmaktadır. Aşağıda bir açık oturum örneği yer almaktadır:



Konu: Yaş ve Şiir Üstüne
Sorular: Tomris Uyar
Katılanlar: Edip Cansever, Cemal Süreya, Turgut Uyar

Tomris Uyar: Konuya şöyle girelim isterseniz. Bir süre önce üçünüz de geniş yankılar uyandıran şiir yazılan yazıyordunuz. Aklıma ilk gelenler, Edip Cansever’in “Mısra İşlevini Yitirdi”, Cemal Süreya’nın “Folklor Şiire Düşman”, Turgut Uyar’ın “Çıkmazın Güzelliği” başlıklı yazıları. Bunlar o kadar çok yankı yaptı ki, kendileri fikir üretmeyen birtakım eleştirmenler, bu yazılardaki sloganlarla uzun süre geçinebildi. Bugünse, Cemal Süreya dışında şiir üstüne yazan yok içinizde, Cemal de genel olarak edebiyat üstüne yazıyor zaten, özellikle şiir üstüne değil. Bunun nedenlerini nasıl saptayabiliriz, dersiniz?

Edip Cansever: Değindiğin gibi, bazı yargılarımız gerçekten eleştirmenler tarafından kullanıldı, kullanıldı ama eş anlamda kullanılmadı. Sözgelimi ben “Mısra İşlevini Yitirdi” dediğim zaman, o gün yazdığım şiire göre, o gün ele aldığım, ürettiğim, türettiğim şiire göre böyle bir çıkış yaptığımı sanıyorum. Gerçi bu çıkış orada bitmiş değil, son yazdığım kitaplarda da “Mısra İşlevini Yitirdi” yargısında direniyorum. Ama çıkışım yanlış anlaşıldı. Mısra işlevini yitirdi, öyleyse, mısra şiirin en küçük birimi olduğuna göre, şiir de işlevini yitirdi gibi kolay yargılara varıldı. Ülkemizde yazıların karşılığı çoğu zaman böyle alınıyor. Yavaş yavaş yazı yazmaktan soğudum. Düzyazıyı çok daha iyi yazanlar var, istediğim birçok şeyi diğer yazılarda buluyorum. Türkiye’de yazılan, Türkiye’yi, Türk ede biyatını ilgilendiren yazıları, sözgelimi Cemal Süreya’nın yazılarını severek okumuşumdur; her birinde kendime ve topluma yarayan özler, değerler bulmuşumdur.

Tomris Uyar: Yani şu anda, senin, üstünde çok yazmak istediğin, ama başkasının değinmediğini gördüğün bir konu yok mu?

Edip Cansever: Yalnızca şiir düşünüyorum. Biraz da tembellik denebilir, ama şiirden başka hiçbir yazı biçimi beni ilgilendirmiyor artık.

Tomris Uyar: Şimdi de Turgut Uyar’a soralım aynı soruyu…

Turgut Uyar: Edip’in demin söylediklerine katılıyorum. Andığın “Çıkmazın Güzelliği” başlıklı yazım, aslında çıkmazın, çıkmazı zorlamanın insaniliğini, güzelliğini göstermek için yazılmıştı ama bunun yorumu şöyle oldu: Şiir çıkmazdadır, dolayısıyla Turgut Uyar çıkmazdadır. Bu, beni hiçbir şekilde kırmadı. Bu yaştan sonra –gerçekten böyle demek zorundayım– sadece şiir yazmak istiyorum, şiir üzerine düşünmek değil.

Tomris Uyar: Deminki soruyu zorlarsak… Senin bütün bir şiir serüveninden sonra kafanda uyanan, özellikle şiire ilişkin birtakım sorunlara eğilen yazılar okuyabiliyor musun? Yazılanlar yeterli mi?

Turgut Uyar: Hayır, gerçekten değil. Yani şiirin doğrudan kendisine yönelik yazılar görmüyorum ama edebiyatın genelinde çok sağlam yazılar görüyorum.

Tomris Uyar: O zaman Cemal Süreya ayrıcalıklı bir durumda, en azından ayrı bir konumda. Hemen her konuda yazıyorsun Cemal, edebiyata uzaktan ilişen konular üstüne bile. Bu arada özellikle şiir üstüne yazmamanın nedeni var mı?

Cemal Süreya: Şiir üstüne çok yazdım. Aslında insanın düşünceleri belli. Yani bir yerde tekrara düşüyor çok fazla yazdığı zaman; ama güncelliğe bağlı olarak şiir üstüne de, –bilirim ki, bu, şiir yazmamı, şiirle fazla uğraşmamı önlemiş– öbür sanatlar üstüne de yazmak bana çekici geliyor. Diretiyor zaman zaman. Eskiden, yazmak, geniş araştırmalar yapmak istiyordum, şimdi yeniden onlara dönmek istiyorum. Bakıyorum da, son sıralar, yazı yazmak da bir çeşit şiir yazmak olmuş benim için, bir bakıma onun yerini de tutmuş. Şiir üstüne yazdığım yazılarda, ilk sıralarda hep kendi şiirimi savunduğum ileri sürüldü. Tuhaf bir şekilde, şiirimiz üstüne genel olarak söylemek istediğim şeyler değiştirilmek istendi. Yani Edip’in ve Turgut’un söyledikleri aynen başıma geldi. […]

“Hazırlıklı Konuşmalar” sayfasına dön! «|

Sözlü Anlatım «| – |» Yazılı Anlatım «|