Akraba Evliliği Nedir?
Tarih: 9 Ekim 2015 | Bölüm: Bilgisaçar | Yorumlar: Yorum yok.
Toplumumuzda yaygın olan akraba evliliği yapmanın bazı sakıncaları, ciddi zararları vardır ve İslam’da bunun caiz olup olmadığı hakkında tartışmalar yaşanmaktadır. Bazen gönül ferman dinlemez ve yakın / uzak akrabaya aşık olabiliriz. Mantık olarak akrabalarınızdan biriyle evlenmeniz gerektiğini düşünebilir veya bu karara zorlanabilirsiniz. Bu durumda kalan birçok insan gibi akraba evliliği yapmanın sakıncalarını, dinimizde yerini merak edersiniz.
Aynı soydan gelen kişilerin evlenmesi akraba evliliğini tanımlar. Akrabalık yalnızca babanın değil, annenin kan bağıyla da geçer. Bunun için her iki taraftan akrabalık bağınız da önemlidir. Elbette bu evlilik yakın veya uzak akrabalığa dayanabilir. Amca, dayı, hala ve teyze çocukları birinci derece akraba evliliğini gösterir ki bunlara “kuzen evlilikleri” denilmektedir. Büyükanne veya büyükbabalarından biri kardeş olanların evlilikleri ise ikinci derece akraba evliliğidir ve bunlara “torun evlilikleri” denilmektedir.
Deyim Aktarmaları
Tarih: 8 Ekim 2015 | Bölüm: Dil-Anlatım | Yorumlar: 4 Yorum var.
Türkçede sözcük düzeyinde aktarmalar olarak bilinen, deyim aktarmaları karıştırılan bir konudur. Fakat sınavlarda kelimede anlam konu başlığı altına ait birçok soruda bu konuya ait kavram ve terimleri görmeniz mümkündür. Aslında kelimelerin anlamlarından hareketle bile bunların ne ifade ettiklerini anlamak mümkündür; fakat yine de aralarındaki nüansı ayrıntılı olarak açıklamak istedik.
Deyim aktarmaları belli başlı altı başlık altında incelenebilir. Bu başlıklar aşağıda sıralanmış ve kısa açıklamaları verilmiştir. Konular hakkında ayrıntılı bilgi ve örnekler almak için, konu başlıklarına tıklayabilirsiniz.
1) İnsandan Doğaya Aktarım: İnsana ait bir özelliğin, doğadaki bir varlığa aktarılması olayıdır. Bu tür kullanımın en yaygın örneklerini, insana ait baş, burun, göz gibi organların doğadaki bazı varlık ve kavramları karşılayacak şekilde kullanılmasında görebiliriz. Doğada yalnızca insanlarda görülen “sevinç, neşe, keder, yorgun, alçakgönüllü, düşünceli” gibi hâllerin doğadaki başka varlıklara verilmesi işte bu aktarımı özetler.
Örnek: – Bahçemizdeki neşeli kavakların sesiyle uyandık.
– Bugün Güneş çok düşünceli görünüyor.
– Karşıda bizi uzun uzun seyreden bir kaya vardı.
Duyular Arası Aktarma Nedir?
Tarih: 8 Ekim 2015 | Bölüm: Dil-Anlatım | Yorumlar: 13 Yorum var.
Bazı duyulara ait kelimeler, bazen duyular arası aktarmaya uğrayarak başka duyuların yerine kullanılabilir. Bu bazen benzetme bazen de yakınlık ilgisiyle gerçekleşir. Bu şekilde, bir duyunun başka bir duyuya ait durumu ifade etmek için kullanılmasına “duyular arası aktarma” denilmektedir. Özellikle sanatlı söyleyişlerde, sözün etkileyiciliğini arttırmak veya bir durumu daha iyi ifade edebilmek için bu deyim aktarması yönteminden yararlanılır.
Türkçede deyim aktarmaları konu başlığına ait bu olayı şöyle örnekleyebiliriz: “Tatlı” kelimesinin gerçek anlamını düşünelim. Bu anlam, doğrudan “tatma” duyusu ile ilgilidir. Fakat size “Çok tatlı bakışları var.” cümlesinde kullanılan “tatlı” kelimesi ise, bakışların güzelliğini betimlemek için kullanılmıştır ve tatma duyusu doğrudan görme duyusuna aktarılmıştır. İşte bu örnekte, “tatma -> görme” duyuları arasında aktarma yapılmıştır.
Örnekler: – Arkadaşlarla bir araya gelince sıcak bir ortam oluştu.
– Bir süredir bana neden soğuk davranıyorsun?
– Odada keskin bir kömür kokusu vardı.
– O, çok sığ düşünceleri olan bir insan.
– Kadife sesiyle hepimizi büyüledi.
– Sokaktan gelen acı fren sesi içimizi ürpertti.
– Derin bakışlarının esaretinde kaldık.
– Bu tür resimlerde sıcak renkler kullanmalısın.
– Sert sözlerin hepimizi yaraladı.
Soyutlaştırma Nedir?
Tarih: 8 Ekim 2015 | Bölüm: Dil-Anlatım | Yorumlar: 3 Yorum var.
Soyutlaştırma veya diğer bir adıyla soyutlama, deyim aktarmaları konusunun alt başlıklarından biridir. Normalde somut bir anlam ifade eden bir kelimenin, soyut bir kavram veya durumu ifade etmek için kullanılmasına “soyutlaştırma” denilmektedir. Bazı düşünceleri anlatmak için sıklıkla başvurduğumuz bu yöntemin amacı, zihnimizdeki soyut düşünceleri, kavramları ve duyguları daha anlaşılır hâle getirebilmektir.
Normalde bir olay karşısında çok üzüldüğümüzü düşünelim. Üzgünlüğümüzü ifade edecek kelime bulamayız, bunu nasıl anlatsam diye düşünürüz. İşte o anda, olayı somut kelimelerle ifade etmeyi seçeriz. Mesela “Yüreğim parçalandı.” deriz. Veya “İçim kan ağlıyor.” diye ifade ederiz duygu ve düşüncelerimizi. Hem kısa hem de betimleyici olur. İşte deyimlerde sıklıkla karşımıza çıkan bu olay, soyutlaştırmadır.
Örnekler: – Konferansta öğrendiklerim, tüm hayallerimi yıktı.
– Her şeyi içine atarsan, olacağı buydu!
– Bildiğim her şeyi yüzüne vurduğum için benimle konuşmuyor.
– Aklı bir karış havada geziyor.
– Bu kadar keskin fikirlerin olduğunu bilmiyordum.