Birinci ve Üçüncü Ağızdan Anlatım
Tarih: 30 Temmuz 2015 | Bölüm: Dil-Anlatım | Yorumlar: 42 Yorum var.
Hikaye veya roman gibi olay yazılarında birinci (1.) veya üçüncü (3.) ağızdan anlatım, olayların yazarın başından geçip geçmemesine göre yapılan bir sınıflandırmadır. Özellikle son yıllarda Türkçe ve edebiyat sorularında çok yerde karşımıza çıkan bu kavramlar, aslında çok basit bir şekilde çözümlenebilir. Bunun yolu, metinde anlatılan olaylarda yazarın var olup olmadığını kontrol etmektir.
Daha kapsamlı bir şekilde tanımlayacak olursak; “birinci ağızdan anlatım” yazının olay örgüsünde yazarın bizzat bulunduğu ve genellikle fiillerin “gördüm, yaptık, başlıyoruz” gibi yazarın da içinde bulunduğu kiplerle çekimlenen anlatım türüdür. Bu anlatım türünde yazar, anlatılan olayın bizzat kahramanlarından biridir. Yani yazar kendi başından geçen olayı anlatmaktadır.
Örnek: “Kapıdan çıkarken soluk yüzlü, sert bakışlı, iri yarı bir adam karşımda dikildi ve gözleri benden hesap sorar gibiydi. Aldırmadan yoluma devam etmeye çalıştım. Çirkin suratını aklıma kazıdım ve onun bakışlarındaki derin anlamı çözme gayretiyle saatlerce yürüdüm.”
Atatürk’ün Türk Diline Verdiği Önem
Tarih: 29 Temmuz 2015 | Bölüm: Atatürk | Yorumlar: 3 Yorum var.
Ulu Önder Atatürk’ün Türk Diline, güzel Türkçemize verdiği önemi ve katkılarını, bu konu hakkındaki sözlerine bakarak anlamak mümkündür. Atatürk, dilin toplumlar için ne kadar önemli olduğunu bilmiş ve Türk dilini hak ettiği yere getirmek için çok önemli çalışmalar yapmıştır. Şimdi bu çalışmaları, Atatürk’ün sözleri ve düşünceleri ışığında anlatmaya çalışalım.
Atatürk’ün inkılapları arasında gösterilebilecek en önemli çalışmalarından biri, bugün “Türk Dil Kurumu” olarak bilinen “Türk Dili Tetkik Cemiyeti“nin 12 Temmuz 1932’de kurulmasıdır. Atatürk’ün Türk dili ve tarihi üzerinde çok ciddi ilgisi ve araştırmaları vardı. Türkçenin Osmanlı döneminde oldukça bozulduğunu ve yabancılaştığını gören Ulu Önder, dilimizin tekrar canlandırılması, özleştirilmesi ve köklerindeki gücüne yeniden kavuşturulması için ilim çevrelerini harekete geçirmiş, çalışmaları birebir takip etmiştir.
Türk Dili Tetkik Cemiyeti’nde yerli ve yabancı araştırmacılar bir dizi kurultaylar yaparak, etimolojik, yöresel ve genel sözlükler hazırlamışlar, yeni Türk harflerinin geliştirilmesi üzerine araştırmalar yapmışlardır. Göktürk alfabesi ve yazısı üzerine eserler yazılmış, Türk dili ve edebiyatı için büyük önem arz eden Kutadgu Bilig, Divanü Lügati’t Türk gibi eserler hakkında araştırmalar yapılmış, eserler verilmiştir.
Dolaylı Anlatım Nedir?
Tarih: 4 Temmuz 2015 | Bölüm: Dil-Anlatım | Yorumlar: 16 Yorum var.
Dolaylı anlatım cümleleri nedir ve örnekler üzerinde nasıl bulunacağını bu yazıda sizlere göstermeye çalışacağız. Dolaylı anlatım, bir anlatım yöntemidir. Günlük hayatta –belki de farkında olmadan– sıkça başvurduğumuz bu anlatım yöntemini tanımlayarak konu anlatımına başlayalım:
“Başkalarından duyulan sözlerin, alınan bilgilerin; cümledeki duygu ve düşünce yapısı bozulmadan, bilgiler değiştirilmeden başka bir kişi tarafından yeni bir cümle içerisinde ifade edilmesine” dolaylı anlatım denilmektedir. Burada önemli olan, cümle içerisinde belirttiği bilgileri başka birinden duymuş olması; fakat yargıyı değiştirmeden ve kendi sözcükleriyle aktarmış olmasıdır.
Örnek: “Öğretmen son sınavın oldukça zor olacağını söyledi.” cümlesinde, sınavın zor olacağını öğretmen söylemiştir; fakat öğrenci bunu kendi cümlesi içerisine sindirmiştir. İşte bu cümle bir dolaylı anlatım örneğidir. Eğer bu cümle “Öğretmen -Son sınav oldukça zor olacak.- dedi.” şeklinde bir cümle kullanılsaydı, bu alıntı olarak değerlendirilir ve dolaylı anlatım örneği olmazdı.
Gövde Nedir?
Tarih: 1 Temmuz 2015 | Bölüm: Dil-Anlatım | Yorumlar: 25 Yorum var.
6. sınıf Türkçe dil bilgisi konularından gövde nedir, tanımı, örnekleri vb. konuları bu yazı aracılığıyla öğrenebilirsiniz. Gövde denildiğinde aklımıza önce “canlılarda baş, kol ve bacaklar dışında kalan bölüm” gelebilir. Fakat burada kastettiğimiz, dil bilgisi terimi olan isim veya fiil kök ve gövdeleridir. Bir kelimenin yapım eki alıp almadığına bakarak gövdeyi tespit ederiz. Öncelikle ayrıntılı bir tanım yaparak konuya başlayalım:
“İsim ve fiil köklerinden yapım ekleriyle türetilmiş olan her yeni kelimeye gövde denir.” Yani kök hâlindeki bir kelime bir yapım eki alırsa, o kelimenin yapım eki alarak yeni bir anlamı karşılayan hâline gövde denilir. Örneğin “baş” kelimesi, bir isim köküdür. Bu kökün üzerine “-lık” isimden isim yapım eki getirdiğimizde, ortaya yepyeni bir anlamı karşılayan “başlık” kelimesi çıkar. İşte bu kelime artık bir “isim gövdesi” olmuştur. Daha net ifadeyle, her yapım eki bir gövde oluşturur.
Gövdeler, tıpkı kökler gibi “isim gövdeleri” ve “fiil gövdeleri” olmak üzere ikiye ayrılır. Eğer kök üzerine gelen yapım eki, isim türünde bir kelime oluşturduysa bu “isim gövdesi“; fiil türünde bir kelime oluştuduysa “fiil gövdesi” olarak kabul edilir. Örneğin “simit + çi” kelimesinde yapım eki yeni bir isim türetmiştir. Bu nedenle “simitçi” bir isim gövdesidir. “Gör-ün-” kelimesinde ise, “-ün” eki yeni bir fiil ortaya çıkardığı için “görün(mek)” bir fiil gövdesidir.