Nedim
Tarih: 11 Mayıs 2012 | Bölüm: N | Yorumlar: Yorum yok.
Asıl adı Ahmed olup, babası Sultan İbrahim’in saltanat yıllarında kazaskerlik eden ve “mülakkab” diye anılan Muslihüddîn Efendi ‘nin oğlu Mehmed Efendi, annesi ise Karaçelebi-zâde ailesinden Sâliha Hatun’dur. Abdurrahman Şeref adlı amcası da şairdi. İyi bir medrese eğitimi aldıktan sonra Ebe-zâde Abdullah Efendi zamanında açılan bir imtihanı kazanarak Hâriç Medresesi müderrisleri arasına girmiştir.
Önceleri Şehid Ali Paşa’ya kasideler sunduysa da beklediği karşılığı göremeyen şair asıl hak ettiği ilgiyi Nevşehirli İbrahim Paşa‘dan görmüştür. Paşaya daha vezir rütbesi verilmeden önce bir kaside sunan Nedim’in ikbal devresi, Fâtıma Sultan’Ia evlenen İbrahim Paşa’nın 4 Cemaziye-lahir 1130/5 Mayıs 1718’de sadarete getirilmesiyle başlar. Devletin iç ve dış meselelerinin sükûnete kavuşturulmasından sonra başlatılan imar faaliyetleri arasında Fâtıma Sultan’ın sarayı da genişletilmiş, ilâve edilen kütüphane ile Şehzade-başı’ndaki dârülhadis ve kütüphanenin de inşası tamamlanarak bunlarda tefsir dersleri başlatılmıştı.
Bu sırada Ahmed Âşıkî’nin Câmi’ii’d-düvel adlı Arapça eserini Sahâifü’l-ahbâr adıyla Türkçeye tercüme eden Nedim, İbrahim Paşa’nın kütüphanesine memur olarak atandı. Bu arada ileri gelen devlet ricalinin davet ve sohbetlerine de katılan şair, nihayet paşa tarafından Sultan III. Ahmed’e takdim edilmiştir.
Ragıp Paşa
Tarih: 2 Mayıs 2012 | Bölüm: R | Yorumlar: 1 Yorum var.
Asıl adı Mehmed’dir. Defterhane kâtiplerinden Şevkî Mehmed Efendi’nin oğludur. Çocukluğundan itibaren zekâsı ile dikkat çeken Râgıb’ın eğitimine özen gösterilmiş, yaşı biraz ilerlediğinde babasının çalıştığı defterhane kaleminde memuriyete başlatılmış, bir süre sonra da Dîvân-ı Hümâyûn kâtipliğine atanmıştır. Bu arada Arapça ve Farsça’yı ilerleten Râgıb, şiire de ilgi duyuyor, İran şairlerinden Sâib-i Tebrîzî ve Şevket-i Buhârî’yi okuyarak onların şiirlerine nazireler yazıyordu.
İran ile 1722’de başlatılan savaş sırasında Revan Valisi Arifi Ahmed Paşa’nın yanına verilerek ilk defa idarî bir vazifeye atanmış oldu. Savaş sonunda İran ile yapılan sulh müzakerelerine Hekimoğlu Ali Paşa’nın yanında mühimme kâtibi olarak bulunduktan sonra 1724’te Revan defterdarlığına getirilmiştir. Bundan bir yıl kadar sonra İstanbul’a döndüyse de, kısa süre sonra Hemedan’ın timar ve zeametlerinin düzenlenmesi için Bağdat Valisi ve İran Seraskeri Ahmed Paşa’nın maiyetinde defteremini ve reisülküttap vekili olarak görevlendirildi; bu arada paşanın ilgi ve takdirini kazandı.
Nadir Şah’ın Bağdat’ı kuşatması sırasında şaha gönderilen heyet arasında yer alıp düşmanı oyalayarak şehrin kurtulmasını sağladı. Ardından İstanbul’a çağrılarak maliye tezkireciliğine atandı. 1736’da ordu ile Rus Seferi’ne çıkmak üzere hareket ettiyse de, o sırada İstanbul’a gelen İran elçileriyle görüşmeleri yürütmek üzere acele geri çağrılmıştır. Bu müzakerelerde zekâ ve becerisi ile dikkat çekerek 1737’de sadaret mektupçuluğuna getirildi. 1739’da Reisülküttâb Mustafa Efendi başkanlığında Rusya ile görüşmelerde bulunmak için Avusturya’ya gönderildi.