Asya Irklarının Ortaya Çıkışı ve Yayılmaları
Tarih: 18 Mayıs 2012 | Bölüm: Tarih ve Kültür | Yorumlar: 1 Yorum var.
Altay Dağları ile Sayan dağlarının güneybatı kısımları, Taş Devri’nin ilk çağlarından itibaren brakisefal beyaz bir ırk tarafından iskân ediliyordu. Bu ırk, bir yandan Tanrı Dağları bölgesine yayılırken; diğer yandan da bugünkü Kazakistan içlerine doğru sızmıştı. Güney Sibirya, henüz bütün özellikleri ile iyice belirmiş yerli bir halka sahip değildi.
Daha sonraları Güney Sibirya’da, beyaz bir ırkla; mongoloid ırkların karışımından yeni bir ırk doğmakta idi. Uzun bir süre devam eden ırkların bu karışımı, M.Ö. 3. binde ve 2. binin başlarında, Güney Sibirya halkını mongoloid bir hale sokmuştu. Batı Türkistan ve Pamir bölgelerinde ise Akdeniz ırkına benzer dolikosefal bir ırk bulunuyordu.
Altay, Yukarı Yenisey ve Tarım Havzası’nda M.Ö. 3000’den önce Mezolitik kültürler mevcuttur. Daha sonra Neolitik taş alet tekniği görülür, fakat bu devrin belli başlı karakteri olan ziraat çok az veya hiç yoktur. Ormanlık bölgelerde Mongoloidler, bozkırlarda ise beyaz ırk yaşamaktadır. Tibet yaylasının yaşanabilir bölgelerinde ise yine Mongoloidler görülmektedir.
M.Ö. 2. binin başlarında da Altay Dağları’ndaki kavimlerin ırk saflıklarını hâlâ muhafaza ettiklerini antropolojik tetkiklerden anlamaktayız. Güney Sibirya’da ise Mongoloid ırklar hâkim bir durumda idiler. Fakat, 2. binin başlarında birdenbire bu Mongoloidlerin kovulduğunu ve yerlerine batıdan gelen bir kavmin yerleştiğini görüyoruz. Bu yeni akının Altaylar’dan gelmiş olması da muhtemel gözükmektedir.
Türkler ve Moğollar / Tarihte ve Bugün
Tarih: 17 Mayıs 2012 | Bölüm: Tarih ve Kültür | Yorumlar: Yorum yok.
Tarihte, Türk toplulukları hakkındaki antropolojik tavsifler oldukça karışıktır. Gerek çin yıllıklarında,22 gerek Batı kaynaklarında Türkler daha çok Moğol tipinde (sarı renkli ve dolikosefal) tasvir edilmişlerdir. Eski Hristiyan ve Müslüman kaynakları doğuda efsânevî bir Ye’cüc ve Me’cüc kavmi bulunduğuna inanmışlar, bu sebeple o bölgede yaşayan diğer kavimleri onlar gibi ve Mongoloid göstermişlerdir. Bu edebî ananenin Müslüman oluncaya kadar Türkler, daha sonra da Moğollar için kullanıldığı mâlûmdur.
Eski çağlarda Türklerin “mongoloid” gösterilmeleri, bu iki bozkırlı kavmin sıkı münasebetleri ile açıklanabilir. Türklerin tarih boyunca en sıkı temasları yakın komşuları Moğollarla olmuş, kalabalık Moğol kütleleri Türk idaresine alınmış (Asya Hunlarında, Tabgaçlarda olduğu gibi) ve bunlar Türklerle birlikte geniş kapsamlı göç hareketlerine katılmışlardır (Batı Hunlarında ve Avarlarda olduğu gibi).
Asya’da M.Ö. 3000’den itibaren mevcut kurganlardan çıkarılan iskeletler üzerinde yapılan araştırmalara ve kaynaklardaki bilgilere istinaden Türklerin antropolojik özellikleri şu şekilde tasnif edilmektedir: Brekisefal kafatası, koyu renkli saç, hafif esmere çalan beyaz (buğday rengi) ten, orta boy (ortalama 167 cm.), uzunca beyzî (değirmi) yüz, hafif çekik, fakat mongoloid olmayan göz (badem), orta gürlükte sakal ve bıyıktır.
Türkler ile Moğolların Akrabalığı ve Ana Yurdu
Tarih: 16 Mayıs 2012 | Bölüm: Tarih ve Kültür | Yorumlar: 13 Yorum var.
İnsanlığın ve medeniyetin ilk izlerine rastladığımız Orta Asya, Türklerin ve çeşitli milletlerin oturduğu, yayıldığı ve devamlı bir hareketlilik içinde bulunan bir bölgedir. Türklerin anayurdu da hiç şüphesiz Türkistandır. Kaynakların yetersiz olması sebebiyle bilhassa M.Ö. ve M.S.’ki 4-5. yüzyıl Türkistan tarihi hakkında kesin bilgilere ulaşamamaktayız. Zaman zaman doğudan Çinlilerin Türkistan içlerine kadar yaptıkları seferlerle birlikte, batıdan gelen ve çeşitli bölgelere yerleşen Batılı kavimlerin de (Germen, Aryanî gibi), savaş veya kültürel tesir ile etkisiz hale getirilmeleri; XIII. yüzyıldaki Moğol istilâsının bile kısa sürede bertaraf edilmiş olması bu coğrafyadaki Türk medeniyetinin köklerinin sağlamlığını göstermektedir.
Tarihçiler, Çin kaynaklarına dayanarak, Altay Dağlarını Türklerin anayurdu kabul ederken, sanat tarihçileri Tanrı Dağları-Kuzeybatı Asya sahasını, bazı kültür tarihçileri İrtiş-Urallar arasını veya Altaylar-Kırgız bozkırları arasını veya Baykal Gölü’nün güneybatısını göstermişlerdir. Bâzı filologlar ise Altaylar’ın doğusunun veya Kingan sıradağ bölgesinin ya da 90. boylamın doğusunun Türk anayurdu olması gerektiğini düşünmüşlerdir.
Türkistan’da S. V. Kiselev ve S. S. Çernikov tarafından yapılan arkeolojik araştırmalar M.Ö. 2. binden daha önceki durumu, yâni Türk anayurdunu tespitte daha kesin neticeler vermiştir. Buna göre, Minusinsk bölgesindeki Afanasyevo kültürü (M.Ö. 2500-1700) ile bilhassa aynı bölgedeki Andronova kültürünün (M.Ö. 1700-1200) temsilcileri olup etraftaki dolikosefal mongoloidlerden ve keza dolikosefal “Akdeniz tip”lerinden farklı bulunan “brakisefal savaşçı beyaz ırk” Türk soyunun proto-tipi idi ve Taş Devri’nin ilk çağlarından itibaren Altay-Sayan Dağlarının güneybatı bölgesinde (yaklaşık olarak Minusinsk-Tuva-Abakan bozkırları) yaşamakta idi.
Türklerin İlk Ana Yurdu, Komşuları ve Göçler
Tarih: 16 Mayıs 2012 | Bölüm: Tarih ve Kültür | Yorumlar: Yorum yok.
Türkler, dünyanın yaşayan en eski kavimlerinden birisidir. Türk tarihini değerlendirirken, onu hem zaman hem coğrafî bakımdan diğer toplulukların tarihinden ayıran şu noktaların göz önünde tutulması gerekir:
1- Diğer milletlerin fertleri toplu olarak bir arada bulunduğu için, onların herhangi bir süre içindeki durumu açıkça tespit ve tetkik edilebilmektedir. Halbuki, dağınık şekilde yaşayan Türk kitleleri birbirlerinden farklı gelişme yolları tâkip ettiğinden, Türk tarihini belirli zaman kesiminde bir bütün hâlinde değerlendirmek kolay olmamaktadır.
2- Tarihleri sınırlı olup, belirli bir coğrafî çevre içinde cereyan eden diğer milletlerin yayılmaları da aynı vatan toprakları içinde meydana gelirken, çeşitli Türk kütleleri asırlarca yeni yurtlar aradıklarından, tarihî mekânları farklılık göstermiştir.
Bu coğrafî ve siyasî bölünme neticesinde bir kısım Türkler atlı göçebe bozkır kültürüne mensup olurken, diğer bir kısmı yerleşik hayata bağlanmıştır. Aynı zaman dilimi içerisindeki Türk kütleleri, bir bölgede siyasî nüfûzunu kaybederken, diğer bölgelerde iktidârın zirvesine ulaşmışlardır. Bu sebeple Türk tarihi eski yeni birçok milletlerin tarihi ile bir arada, hattâ iç içe gelişmiştir. Türklerle aynı coğrafyayı paylaşan Moğollar da, bozkır kültürünün bir üyesi olarak bu tarihî karmaşa içerisinde yer almışlardır. Moğolların soyu ve Türklerle komşuluk ya da akrabalık meseleleri konusunda farklı görüşler ileri sürülmüştür. Türkistan tarihi büyük ölçüde boylar tarihidir. Boylar ise sık sık göç eder, hareket halindedirler.