Deneme ve Sohbet (Söyleşi) Arasındaki Farklar
Tarih: 24 Mayıs 2020 | Bölüm: Dil-Anlatım | Yorumlar: 1 Yorum var.
Edebi türler arasında bazı benzerlikler ve farklılıklar olabilir. Deneme ve söyleşi türünün de ilk bakışta birbirine çok benzediğini düşünebiliriz. Okuduğumuz bir metnin veya paragrafın deneme mi yoksa sohbet türüne mi ait olduğunu anlamak bazen küçük farklılıkları görmeyi gerektirebilir. Bu nedenle sorularda sıklıkla karşımıza çıkarılan bu konuyu, bu yazıda sizler için açıklamaya çalışacağız.
Öncelikle sohbet ve söyleşinin aynı anlama geldiğini bilmeniz gerekiyor. Yani edebiyatımızdaki sohbet türünün diğer adı söyleşidir. Şimdi sırayla söyleşinin ve denemenin tanımlarını yaparak başlayalım. Söyleşi, “bir bilim veya sanat konusunu, konuşmayı andıran biçimde inceleyerek anlatan edebiyat türü” olarak tanımlanır. Bu edebiyat türü hakkında daha ayrıntılı bilgiyi “Söyleşi” sayfamızdan alabilirsiniz. Deneme ise “herhangi bir konuda yeni ve kişisel görüşlerle bezenmiş bir anlatım içinde sunulan düzyazı türü” olarak tanımlanmaktadır. Bu edebi tür hakkında daha ayrıntılı bilgiyi “Deneme” sayfamızdan alabilirsiniz.
Yukarıdaki tanımlara bakıldığında iki edebi türün de günlük hayattan birçok konu üzerine yazılabileceği, samimi ve yalın bir dilin kullanıldığı ve kişisel düşüncelerin ifade edildiği görülebilir. Bu benzerlikler nedeniyle bir soruyu okuduğumuzda, onun öznel düşünceler içermesi, içten bir üslup ile kaleme alınması veya konusunun günlük hayatın içinden olması “Bu metnin türü deneme mi, söyleşi midir?” sorusunun cevabını bulmamızı sağlayamaz. O hâlde dikkat edeceğimiz noktalar nelerdir? Hemen sıralayalım.
Türkçe Karakter Sorunu
Tarih: 8 Ağustos 2012 | Bölüm: Teknoloji | Yorumlar: 8 Yorum var.
Teknoloji dünyasındaki hızlı gelişmeler, dünyadaki bütün uluslara seslenebilmek için farklı dilleri kapsayacak biçimde ilerletilmeye çalışılsa da, diller için “karakter” sorunları tam olarak atlatılmış değil. Dünyanın her yerinde bulunan, yaygın teknolojik aletleri kullanan bireyler, o aletlerin kendilerince –kendi dillerince– kullanılabilmesini istiyorlar. Bir Çinli, her şeyin Çince; bir Türk de her şeyin Türkçe olmasını istiyor. Kuşkusuz doğal olan bu tutum için, araç gereçlerin bütün uluslara seslenebilmesini sağlamak, belli boyutta büyük sıkıntılar oluşturuyor. Fakat gelişen teknoloji sayesinde, bir saate bile onlarca dil eklenebiliyor.
Dünya dilleri içerisinde, çok konuşulan ve önemsenen dillerden biri olan Türkçe de, hâliyle birçok teknolojik alete –genellikle– bir “ek dil” olarak ekleniyor. Bu durumu, emperyalist politikalarına alet edip, kutlu dilimizi hiç sayan ve en küçük dilleri bile o cihazlara eklerken Türkçemizi görmezden gelenler olsa da, Türk dilinin önemini bilen birçok üretici, ürettiği şeylerin dilimizle de kullanılabilmesini sağlıyor. Bilişim gelişmelerinin Abd ve Japonya gibi belli yerlerde odaklanması nedeniyle, diller bütün ürünlerde düşünülemiyor. Bazen üretilenler, sadece üretildiği ülkenin diline uygun olarak sunuluyor. Bunların başka ülkelerde kullanılması da, o dili bilmeyenleri zor duruma düşürüyor. Her ne kadar bu sorunlar kişileri zor duruma düşürse de, şimdilerde birçok teknolojik ürünün en küçük dilleri bile destekleyecek biçimde üretilmesi, zorlukları ortadan kaldırıyor.
Teknolojik aletlerde Türkçe karakter kullanamamanın haricinde bir de “kullanmak istememe” durumu var. Bazen öyle uygulamaları kullanıyoruz ki, “ı, ş, ğ” gibi karakterleri desteklemiyor ve biz onları zorunlu olarak “i, s, g” gibi karakterlere dönüştürerek kullanmaya çalışıyoruz. “Carsiya gidebilmek icin, hepimiz arabaya sigmaya calistik.” gibi berbat bir yazımla işimizi görmeye çalışıyoruz. Fakat bunu “zorunlu” olarak yapıyor, Türkçe karakterleri kullanabileceğimiz uygulamalarda dilimizi özenle kullanmaya çalışıyoruz. Fakat bazıları, sanki dilimizi böyle yıpratmaktan hoşlanırlar gibi Türkçe karakterleri kullanmaktan her ortamda kaçınıyorlar. Msn’de Türkçe karakter kullanmak sorun oluşturmuyorken, çok az insan “ğ” harfini kullanarak ileti oluşturuyor. Veya çeşitli ağ kümelerinde Türkçe karakter kullanmak sorun çıkarmıyorken, birçok kişi soyunu “Turk“, dilini de “Turkce” yapacak kadar kopuyor öz değerlerinden.