Karahanlılarda Medreseler ve Türbeler
Tarih: 20 Temmuz 2012 | Bölüm: Genel, İlk Müslüman Türkler | Yorumlar: Yorum yok.
N. B. Nemzova 1969, 1972 kazılarında Semerkant Şah Zinde yolunda çok önemli bir medresenin kalıntılarını buldu. 1066’da Tamgaç Buğra Han tarafından tuğladan yaptırılmış olan medrese, oyma ştuk süslemelerle kaplanmıştı. Burada henüz küçük eyvanlarla 45×55 m.’lik bir avlu ilek iki köşe kubbesinden ibaret bir plan ortaya çıkmıştır. Böylece eyvanlı medreselerin ilk örneğinin Karahanlı mimarisinde gerçekleştirildiği anlaşılmış, dört koldan tonozlarla çevrili küçük kubbeli giriş de ayrı bir yenilik olmuştur.
Zerefşan vadisi yakınında Tim’de 978 tarihli Arap Ata Türbesi Karahanlılardan kalan en eski mimari eserdir. Dört duvar üzerine (6×6 m.) tek kubbeden ibaret yapıda cephenin belirtilmesi fikri kuvvetle ortaya çıkmaktadır.
Buhara’da, X. yüzyılın ilk yarısından kalma Samanoğulları türbesinden farklı olarak burada yonca biçiminde yükseltilmiş tromplar ve abidevî kubbeyi arkasında gizleyen portal, küçük yapıya olduğundan çok daha büyük ve yüksek bir görünüş sağlamaktadır. Büyük sivri kemerli portalin üst tarafında, yanyana sıralanan üç nişle portal cephesinin tuğladan zengin geometrik süslemeleri, büyük kısmı silinmiş olan kitabe kuşağı ve olgun mimarisi ile Arap Ata Türbesi, Karahanlıların daha sonraki türbelerinde göreceğimiz parlak gelişmenin öncüsü olmuştur.
Bugünkü Kazakistan’da Talas’ta (Türkistan-Sibirya demiryolunun Cambul istasyonu yakınında), XII. yüzyıl başlarından kalmış. Ayşe Bibi ve Balaci Hatun Türbeleri, Karahanlı türbe mimarisinin süratle geliştiğini gösterir. Kubbesi yıkılmış olan 7×7 m. ölçüsündeki Ayşe Bibi Türbesi, süslü kalın köşe sütunları üzerine, dar ve derin portal nişi ve iki köşesinde altı, üstü geniş, ortası dar, garip minareleri ile dikkati çekmektedir. Bütün cephe ve minareler, 64 ayrı örnek halinde derin rölyeflerle, işlenmiş, yıldız, haç ve kare biçiminde, parlak renkli tuğlalarla kaplanmıştır.
Bu kadar zengin gösterişli türbe, bir sultan kızı bir hakan hanımı olan Ayşe Bibi için yapılmış olmalıdır. Büyük Selçuklu Sultanı Alparslan’ın kızı Ayşe, Karahanlılardan Şems ül Mülûk (Nasr bin İbrahim, 1968-1082) ile evlenmiştir. Bu hakan, ülkesinde birçok mimari eserler meydana getirmekle tanınmıştır. Hanımı Ayşe Bibi için ona layık böyle bir türbe yaptırmış olması pek tabiidir. Aynı ölçüde (7×7 m.) yapılmış olmakla beraber daha sade görünüşlü Balaci Hatun Türbesi, içten tromplar üzerine sekiz dilimli bir kubbe, dıştan 16 kıvrımlı piramit şeklinde bir külahla örtülüdür.
Portalin iki tarafında dar ve uzun birer nişle teşkilandırılmış olan cephede, yalnız üst kenarda, tuğla hamurundan dağınık bir nesih kitabeden başka süsleme yoktur. Balaci Hatun’un Ayşe Bibi’nin bir yakını olması düşünülebilir.
Nedim
Tarih: 11 Mayıs 2012 | Bölüm: N | Yorumlar: Yorum yok.
Asıl adı Ahmed olup, babası Sultan İbrahim’in saltanat yıllarında kazaskerlik eden ve “mülakkab” diye anılan Muslihüddîn Efendi ‘nin oğlu Mehmed Efendi, annesi ise Karaçelebi-zâde ailesinden Sâliha Hatun’dur. Abdurrahman Şeref adlı amcası da şairdi. İyi bir medrese eğitimi aldıktan sonra Ebe-zâde Abdullah Efendi zamanında açılan bir imtihanı kazanarak Hâriç Medresesi müderrisleri arasına girmiştir.
Önceleri Şehid Ali Paşa’ya kasideler sunduysa da beklediği karşılığı göremeyen şair asıl hak ettiği ilgiyi Nevşehirli İbrahim Paşa‘dan görmüştür. Paşaya daha vezir rütbesi verilmeden önce bir kaside sunan Nedim’in ikbal devresi, Fâtıma Sultan’Ia evlenen İbrahim Paşa’nın 4 Cemaziye-lahir 1130/5 Mayıs 1718’de sadarete getirilmesiyle başlar. Devletin iç ve dış meselelerinin sükûnete kavuşturulmasından sonra başlatılan imar faaliyetleri arasında Fâtıma Sultan’ın sarayı da genişletilmiş, ilâve edilen kütüphane ile Şehzade-başı’ndaki dârülhadis ve kütüphanenin de inşası tamamlanarak bunlarda tefsir dersleri başlatılmıştı.
Bu sırada Ahmed Âşıkî’nin Câmi’ii’d-düvel adlı Arapça eserini Sahâifü’l-ahbâr adıyla Türkçeye tercüme eden Nedim, İbrahim Paşa’nın kütüphanesine memur olarak atandı. Bu arada ileri gelen devlet ricalinin davet ve sohbetlerine de katılan şair, nihayet paşa tarafından Sultan III. Ahmed’e takdim edilmiştir.