Hangi Balık Hangi Mevsimde Yenir?
Tarih: 23 Ağustos 2015 | Bölüm: Bilgisaçar | Yorumlar: Yorum yok.
Hangi balık hangi mevsimde yenir, hangi ayda daha lezzetli ve taze olduğu için tüketilmelidir konusuna değineceğiz. Balık, kırmızı ete göre protein yönünden çok daha zengin olan bir besindir. İçerisinde barındırdığı B12 ve Omega yağları, iyot, fosfor, çinko, kalsiyum sayesinde, sayılmayacak kadar çok yararı bulunmaktadır. Özellikle kroner kalp hastalıklarında, tansiyon rahatsızlığı olanlarda, alzheimer riski taşıyanlarda, mineral ve vitamin eksikliği olanlarda, unutkanlık sorunu olanlarda balık gerçekten bir şifa kaynağıdır.
Balığın hastalıkların tedavisinden çok, hastalıklara yakalanma riskine bir önlem olarak yararı inanılmaz düzeydedir. İçerdiği A vitamini ile göz sağlığının cilasıdır. Kadınların ciltlerini güzelleştirir, içerdiği fosfor sayesinde erkeklik gücünü arttırır. Vücudun ihtiyacı olan iyotu en doğal yoldan almamızı sağlar. İnsanı dinçleştirir, enerji verir ve daha sayılmayacak onlarca güzel etkisi bulunmaktadır. Millet olarak balık tüketimi konusunda çok bilinçli davranmasak da, uzmanlar haftada en az iki kez balık yememiz gerektiğini vurgularlar.
Balık yemenin dönemlerine mutlaka dikkat etmemiz gerekir. Her mevsimin kendine göre taze olan bir balık türü bulunmakla birlikte, balık sezonunun açıldığı ve balıkların denizlerimize akın ettiği dönemlerde yemek daha sağlıklı ve ucuzdur. Türkiye’de balığın en bol olduğu aylar kasım, aralık ve ocaktır. Özellikle hamsinin kilosunun 2 TL’ye düştüğü dönemlerde, balık inanılmaz yağlı ve protein deposudur. Bu dönemlerde aşağıdaki listemizde gösterilen balıkları bolca tüketmek gerekmektedir.
Türkler ve Demircilik / Demir Kültürü
Tarih: 6 Mart 2012 | Bölüm: Tarih ve Kültür | Yorumlar: 1 Yorum var.
Dünyanın en büyük imparatorluklarını kurmuş olan bozkırlı Türkler, yaşadıkları her dönemde çağdaşlarına göre daimi olarak yüksek bir harp sanayiine sahip olmuşlardır. Bu üstünlükte rol oynayan en büyük etken de, onların, madencilik alanında aşağı yukarı her kültürde görülen bakır bronz ve altın işlemeciliği dönemlerini yaşadıktan sonra, bu alanda son safha olarak kabul edilen demircilik aşamasını da diğer toplumlardan daha erken bir dönemde yaşamış olmaları ve bu alanda da oldukça mahir olmaları idi. Çünkü artık günümüzde, bu sanatın, yani demirciliğin ilk ortaya çıktığı coğrafyanın Altaylar olduğu ve dolayısıyla Türkler tarafından tesis edildiği ve buradan da bütün dünyaya yayılmış olduğu bilinmektedir.
Nitekim tarihte Altay dağlarının kuzey kısımlarında yaşayan Türk boyları, demircilikle şöhret bulmuşlardı. Bunun bir göstergesi olarak da; XVII. yüzyılda Rus esaretine geçen bu bölgede yer alan dağlara Rusların Demirciler Aladağı demeleri ile, yine burada kurmuş oldukları şehre de Demircikent adını vermelerini zikredebiliriz. Yine aynı şekilde, son yıllarda bu bölgede yapılmış olan kazılarda bulunan Türk mezarlarındaki kazanlar ile demir silahları da bu cümleden olarak zikredebiliriz.
Öte yandan, Altay, Ural ve Sayan dağlarında eski Türkler tarafından işletilmiş olan maden ocaklarında bulunan çok miktardaki demir aletleri ve silahları da Türklüğün madencilik ve özellikle demircilikle olan bağlantısını ortaya koymak için örnek gösterebiliriz. Tarih ve coğrafyaya ait eski Türk, Çin ve Arap kaynaklarının hepsinde Türklerin atalarının demirci olduğundan bahsedilmesini de az önce belirttiğimiz delillere ekleyebiliriz ki, zaten, yukarıda anlatılanların tabiî bir sonucu olarak demircilik, Türklüğün tarih boyunca özellikle uğraştığı bir alan olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunda da herhalde, bu madenin Türkler tarafından mukaddes sayılmasının ve dolayısıyla demirciliğin de Türkler için kutsal bir iş ve meşgale olmasının etkili olmuş olabileceğini düşünüyoruz.