Kişileştirme Nedir?
Tarih: 24 Nisan 2016 | Bölüm: Dil-Anlatım | Yorumlar: 29 Yorum var.
Türkçedeki söz sanatlarından biri olan kişileştirme, sorularda sıklıkla karşımıza çıkmakta ve benzetme gibi diğer söz sanatlarıyla birbirine karıştırılmaktadır. İnsan özelliklerini doğadaki diğer canlılara aktarma şeklinde gerçekleşen bu sanata dair örnek cümleleri, dikkat edilmesi gereken püf noktalarını bu yazımızda ele alacağız.
Kişileştirmeyi “insana ait özellikleri, insan dışındaki canlı veya cansız varlıklara aktaran mecazlı anlatım tekniği” şeklinde tanımlayabiliriz. Türk Dil Kurumu, “Cansız varlıkları veya hayvanları insanmış gibi gösterme, canlandırma, teşhis.” şeklinde açıklama yapıyor. Temelde, insan özelliklerini başka varlıklara yükleme olarak akılda tutulabilir.
Kişileştirme sanatı, adından da anlaşılacağı üzere “insanlaştırma” çabası içerir. Yani burada insan dışında bir varlık ve bu varlığa yüklenecek bir insan özelliği gereklidir. Peki insanlar kişileştirilemez mi? Elbette hayır, kişileştirilemez. Çünkü insanlar, zaten bir kişidir. Ancak insan dışındaki varlıklar kişileştirilebilir, insana benzetilebilir.
Edebi Sanatlar – Söz Sanatları
Tarih: 16 Ekim 2011 | Bölüm: Söz Sanatları | Yorumlar: 3 Yorum var.
Edebiyatta kullanılan söz sanatları (edebi sanatlar), özellikle şiirde anlam inceliği sağlama ve derin bir anlatım ortaya koyma açısından büyük önem taşımaktadır. Şiirde estetik ve anlam derinliği, kullanılan söz sanatlarının gücüyle çoğu zaman paraleldir. Çünkü insanlar okudukları zaman hemen anladıkları şiirlerden çok, iki üç kere okuyarak veya üzerinde çok düşünerek anlayabildikleri şiirleri tercih etmektedirler.
Edebî sanatlar, Divan Edebiyatı’nda çok daha ayrıntılarıyla kullanılmıştır. Bunun yanında Halk Edebiyatı’nda ve günümüz edebiyatında da söz sanatları sıkça kullanılmaktadır. Aşağıda bütün edebî sanatlar sıralanmıştır. Sanatların eski edebiyattaki adlandırılışlarıyla birlikte, günümüzdeki adları da “alfabetik olarak” verilmiştir. İstediğiniz başlığa dokunarak içeriğe ulaşabilirsiniz:
İstiklal Marşındaki Söz Sanatları
Tarih: 15 Ağustos 2011 | Bölüm: Türkçe | Yorumlar: 2 Yorum var.
Kahraman ordumuza yazılan şanlı İstiklal Marşı‘mızda, büyük şair Mehmet Akif Ersoy‘un yapmış olduğu söz sanatları aşağıda açıklanarak verilmiştir. İstiklal Marşı’nı iyi anlamak ve yazıldığı dönemde Türkler’in içinde olduğu psikolojik durumu iyi tahlil etmek gerekir. Çünkü İstiklal Marşı, bir ulusun bağımsızlık mücadelesini dünyada belki de eşi görülmeyecek bir güçle kazandıktan sonra, böylesine kutlu bir marşı hak etmiş olması dünya milletlerine örnek olmuştur.
Türk’ün bağımsızlık mücadelesi, tüm dünyada emperyalist güçlere karşı insanları harekete geçirmiştir. İşte kazanılan zaferlerin simgesi, Türk’ün bu marşında gizlenmiştir. Kahraman ırkımıza saldıran güçleri kanla boğup, parçalayan Türkler’in önünde 7 düvelin bile duramayacağını tarihe yazdıran gizil güç, İstiklal Marşı‘mızın her dizesine gömülmüştür.
İşte bu gizli anlamı çözebilmek için, ulusal marşımızın inceliklerini – söz sanatlarını iyice incelemek gerekmektedir. Yorumlarda konuklarımızın ısrarla istedikleri bu konuda yapılan açıklamalar, umarım İstiklal Marşı’nı daha iyi anlamamıza yardımcı olur.
1. Kıta
Yazar “Korkma!” sözüyle, Türk Ulusu’na seslenmektedir ve burada “nida” (seslenme) sanatı bulunmaktadır. “Ocak” sözü, ikinci dizede yurtta bulunan herhangi bir evi karşılamak için kullanılmıştır. Yani şairin ocak sözünden kastı, bir Türk’ün yuvasıdır. Bunun için bu dizede “mecaz-ı mürsel” (ad aktarması) sanatı vardır. “Tüten ocak” kelime grubunda, “mecaz” sanatı vardır; çünkü bir ocağın tütmesiyle bir evdeki yaşamın devam etmesi kastedilmiştir. Ocak, temel anlamda ateşi karşılamaktadır. Ev ise genellikle üstünden duman çıkan bir hane olarak tasvir edildiği için, ocağın tütmesiyle evin bacasının tütmesi arasında “mecaz” bağlantısı kurulmuştur. Aynı şekilde ocağın sönmesi de yaşamın bitmesine işaret ettiğinden “ocağın sönmesinde” de yine bir “mecaz” bağlantısı kurulmuştur.