Batı Edebiyatında Anı (Hatıra) Türü
Tarih: 1 Ekim 2011 | Bölüm: Anı (Hatıra) | Yorumlar: 1 Yorum var.
Edebiyat türü olarak anının başlangıcı ilk çağlara kadar dayanır. Birçok araştırmacı, ilk yazan olarak Kseneohon’u kabul eder. Milattan önce II. yüzyılda Romalıların da anı türünde eser yazdıkları görülmüştür. Buyurgan Silla’nın anıları bunlardan biridir. 13. ve 14.yüzyılda bazı tarih olaylarını saptayan kitaplar da anı türünde kabul edilmişlerdir. Bu tür kitaplarda genellikle savaşlardan söz edilir. Anı, Ortaçağ ve Rönesans boyunca Avrupa’da gittikçe gelişen bir tür haline gelir. Söz konusu dönemlerde Avrupa’da yazılan anı kitaplarında, ya savaşlardan ya da saray hayatından söz edildiği görülmektedir.
17. yüzyılda sayısı artan anıların roman biçiminde yazılmaya başlandığı göze çarpar, Antoine Hamilton’un (1646-1720) Gramont Kontu’nun Anıları, Daniel Defoe’nun (1660-1731) Bir Atlının Anıları, Fluabert’in (1821-1880) Bir Delinin Anıları, Dostoyevski’nin (1822-1881) Yer Altında Yazılan Anılarroman biçimindeki anılara örnek olarak verilebilir.
18. yüzyıldan itibaren ise anıların öz yaşam öyküsü niteliğinde olduğu dikkat çeker. Rousseau’nun İtiraflar adlı kitabı. Öz yaşam öyküsü özelliği gösteren anı türüne bir örnektir. Goldoni’nin İyiliksever Somurtkan adlı eseri de aynı özelliktedir. Aynı yüzyılda, keyifle okunan anı kitapları da yazılır. Voltaire’nin Edward Gibbon’un anıları da bu türdendir. Goethe’nin Şiir ve Gerçek adında yayınlanan anı kitabı da anı türünde yazılmış Önemli bir eserdir.