Divan-ı Kebir / Mevlana Celaleddin-i Rumi
Tarih: 9 Aralık 2011 | Bölüm: Mevlana | Yorumlar: Yorum yok.
Dîvân-ı Kebîr onun gazel ve bir kaç da değişik şekildeki şiir ve rubailerini ihtiva eden bir diğer büyük eserdir. Ancak rubaileri ekseriyetle ayrı bir eser hâlinde toplanmıştır. Gazellerinin çoğunun sonunda kendi adını veya mahlasını söyleyeceği yerde, şairlerin usulleri hilafına Şems, Şems-i Tebrîzî isimlerini mahlas olarak kullanmıştır. Bundan dolayı bu divana Dîvân-ı Şems veya Dîvân-ı Şems-i Tebrîzi adi verilmiştir. Çok geniş bir hacme sahip olduğundan Dîvânı Kebîr adı da verilen eser, yukarıda belirttiğimiz gibi şiirlerde Şems ve Şems-i Tebrîzî mahlasları kullanıldığından Külliyât-ı Şems ve Külliyât-ı Şems-i Tebrîzî isimleriyle de bilinmektedir.
Mevlânâ şiirlerinde mahlas olarak sıkça kullandığı Şems ve Şems-i Tebrîzî isimlerinin yanında Hâmûş kelimesini de dikkat çekecek bir çoğunlukta kullanmıştır. Dîvân’ın tamamının incelenmesi sonucunda, 932 gazelde Şems, Şems-i Tebrîzî, Şemsu’1-Hak, Şems-i Dîn gibi Şems’e işaret eden isim ve terkiplerin, 492 gazelde ise Hâmûş kelimesinin mahlas olarak kullanıldığı tespit edilmiştir. Bunlara nispetle az olmakla birlikte bazı gazellerde Selahaddîn-i Zerkûb ve Hüsameddîn Çelebi’nin isimleri de mahlas olarak geçmektedir.
Selahaddîn adının bulunduğu gazel sayısı 54 iken, Hüsameddîn isminin zikredildiği şiir sayısı ise 5’tir. Ancak Mevlânâ’nın şiirlerinde kullandığı bu mahlasların çoğu hitap mahiyetindedir. Mevlânâ’nın Şems ile olan ilgisinden haberi olmayan kimseler, Şems’in Farsça yazılmış gazelleri olduğunu, bu çok değerli beyitleri onun yazdığını sanmışlardır. Hâlbuki Şems şair olarak tanınmamaktadır.