Boğazlara Hareket Edilmesi ve Atatürk
Tarih: 26 Haziran 2013 | Bölüm: Atatürk | Yorumlar: Yorum yok.
Anadolu toprakları, Yunan kuvvetlerinden temizlendikten sonra sıra Boğazların ve Doğu Trakya’nın kurtarılmasına gelmişti. Büyük ölçüde amacına ulaşan Mustafa Kemal Paşa, büyük devletlerle bir çatışmaya girişmeden bu bölgeleri ele geçirmek amacı ile ilgililere gerekli emirleri vermişti. İtalyan ve Fransızların savaşmak niyetleri olmadığı Çanakkale’den 19 Eylül’de çekildiklerinde az çok anlaşılmıştı. İlerleyen Türk birlikleri karşısında İngilizler de savaşa girmekten çekiniyorlardı.
Boğazlar bölgesinde Türk ve İngiliz birlikleri arasında çatışma ihtimalinin artması üzerine 19 Eylül’de İzmir’e gelen General Pelle’nin savaşın sürebileceğine dair uyarıları karşısında kararlılığını sürdüren Mustafa Kemal Paşa, Yunanlıları Edirne’ye kadar takip edeceklerini açık açık belirtti. Bu sırada savaşı devam ettirmek isteyen İngiltere Başbakanı Liloyd George, müttefikleri ve dominyonlarından umduğu desteği bulamadığı için sonuçsuz kalmıştı. 3 Ekim’de taraflar arasında Mudanya’da ateşkes görüşmeleri başladı.
28 Eylül günü Boğazlara doğru ilerleyişini sürdüren Türk birliklerine Gazi Mustafa Kemal Paşa, bulundukları son hatta durmaları emrini verdi. Bu emrin sebebi, 20-23 Eylül günleri Paris’te toplanan müttefiklerin barış yollarını aramak üzere Franklin Bouillon’u Anadolu’ya gitmek üzere görevlendirmiş olmalarıydı. 28 Eylül günü İzmir’de Mustafa Kemal ile görüşen Fransız temsilci, Edirne dahil Meriç’ten itibaren bütün Doğu Trakya’nın Türkiye’ye verileceğini bildirmişti.
Çanakkale Savaşı ve Atatürk
Tarih: 13 Haziran 2013 | Bölüm: Atatürk | Yorumlar: 2 Yorum var.
28 Temmuz 1914’te insanlık tarihinin en kanlı çatışmalarından biri olan Birinci Dünya Savaşı başladı. Mustafa Kemal, savaşın gidişatını yakından izliyordu. O, savaşı Almanya’nın kaybedeceğini düşünüyor ve Almanya ile ittifak yapılmasına şiddetle karşı çıkıyordu. 2 Ağustos 1914’te Almanlarla imzalanan ittifak antlaşmasına rağmen Osmanlı Devleti, gerekli hazırlıkları yapabilmek için tarafsızlığını ilan etmişti. Goeben ve Braslau adlı Alman savaş gemilerinin Osmanlı’ya sığınmasından kısa bir süre sonra Türk donanmasının 29 Ekim 1914’te Rus limanlarını bombalaması üzerine Osmanlı Devleti de savaşa girdi. Savaş ilan eden taraf olmak istenmediği için Osmanlı Devleti’nin Rusya, İngiltere ve Fransa ile savaş halinde olduğuna dair “İrade-i Seniyye” ancak 11 Kasım 1914’te yayınlandı.
Savaşın sonucunu kestirmesine rağmen ülkesine hizmet etmek isteyen Mustafa Kemal, orduda aktif bir görev almak isteğini Harbiye Nazırı Enver Paşa’ya yazdı. Onun istediği özel bir görev değil, rütbesine uygun bir görevdi. Ancak Enver Bey, rakip ve muhalif olarak gördüğü için çekemediği Mustafa Kemal’e böyle bir fırsat vermeyi düşünmüyordu; Sofya’daki görevinin önemli olduğunu ileri sürerek hayır cevabı verdi.
Mustafa Kemal, yurt savunmasında daha yüce ve önemli bir görev olamıyacağını, arkadaşları cephede ateş hattında iken kendisinin ataşelik yapamayacağını söylüyor ve Enver’e hitap ederek “Eğer birinci sınıf zabit olmak liyakatından mahrum isem, kanaatiniz bu ise, lütfen açık söyleyiniz” diyordu. Bu arada Sofya’ya gelen Süleyman Askeri Bey aracılığı ile Irak Cephesi komutanlığının kendisine verilmesini talep etti. Bu başvurunun cevabını beklerken Süleyman Askeri Bey’in Irak Cephesi fiili komutanlığına getirildiğini öğrendi.
Sarıkamış hezimeti, kolay zaferler kazanmayı hayal eden Enver Paşa’nın düşüncelerini değiştirdi. Enver’in hayalperestliği, askeri kifayetsizliği ve basiretsizliği yüzünden yüz bine yakın Türk genci dondurucu soğukta can vermişti. Aynı günlerde yazışmalarla sonuç alamayacağını düşünen Mustafa Kemal, İstanbul’a gitmeye karar vermişti. Eşyalarını topladığı sırada bir telgraf aldı. Bu telgrafta “On dokuzuncu Tümen Kumandanlığına tayin oldunuz, hemen hareket ediniz” deniliyordu (20 Ocak 1915). 2 Şubat 1915’te tayin emrini aldı. Tayin edildiği Tekirdağ’da yeni kurulmakta olan bir tümendi. Bu sırada müttefikler, savaşta zor duruma düşen Rusya’nın yükünü hafifletmek ve en kısa yoldan yardım ulaştırabilmek için Çanakkale Boğazı’nı zorla geçmeye karar vermişlerdi.
Bir çıkarma ihtimali her geçen gün kuvvetleniyordu. Mustafa Kemal’in kumandan olarak atandığı On dokuzuncu Tümen, ordu ihtiyatında bulundurulmak üzere önce Maydos’a sonra Bigalı’ya nakledilmişti. Bu sırada Çanakkale Boğazı’nı geçmeye çalışan İngiliz ve Fransız donanmaları başarısız olup geri çekilmişlerdi. Bu başarısızlıktan sonra Çanakkale Boğazı’nı karadan zorlamak üzere Boğaz dışındaki adalarda kuvvet yığmaya başlamışlardı. Bunlar olup biterken tümenin kumandasını devir alan Mustafa Kemal, düşmanın muhtemel çıkarma tehlikesine karşı emrindeki birliklere uyanık olmaları emrini vermişti. Bir taraftan da yeni kurulan tümenini seçkin bir birlik haline getirmek için yoğun bir gayret gösteriyordu. Nitekim On dokuzuncu Tümen, onun çabaları sonucunda bir ay gibi kısa bir sürede güzide bir kuvvet haline gelmiştir.