Bitkiler Düşünebilir mi?
Tarih: 17 Ağustos 2014 | Bölüm: Gökçe Durgun | Yorumlar: 9 Yorum var.
Dünyada bulunan yaklaşık 300.000 bitki türünün yaşamlarını sürdürmek için gelişmiş duyulara sahip olduğunu herkes kabul eder. Bitkilerin bazı özellikleri insanlardaki tat alma, görme, dokunma ve koku alma özelliklerine benzetilebilir… Fakat daha önce hiç bitkilerin düşünme yetisine sahip olup olmadığını düşündünüz mü? Bitkilerin dünya üzerindeki yoğunluğu hayvanların yaklaşık 1.000 katı kadardır. Fakat bitkilerin yer değiştirme gibi bir yeteneklerinin olmayışı büyük bir dezavantajdır. Ama bitkiler bu dezavantajı etrafımıza baktığımızda göremeyeceğimiz kendine ait yöntemleriyle etkisiz hale getirmeyi başarmıştır.
Kötü bir koku aldığınızda tepkiniz nasıl olur? Yüzünüz buruşur, elinizle burnunuzu kapatır veya o ortamı terk edersiniz. Bitkilerin de belirli kokulara tepki verdiklerini biliyor muydunuz? Mesela, olgunlaşan meyveler “etilen” isimli bir kimyasal salgılarlar. Bu kimyasalı algılayan olgunlaşmamış meyveler gelişimlerini hızlandırırlar. Böylece ağaçtaki tüm meyveler aynı sürede olgunlaşmış olurlar. Ve yine bu koku, polen toplayan böcekleri kendine çekmektedir. Diğer bir örnek ise “ceset bitkisi”dir. Bu bitki, adından da anlaşılacağı üzere çürümüş et kokusuna benzeyen bir koku salgılar. Bu da sinekleri ve diğer çürükçül böcekleri kendine çeker.
Bazı bitkiler bir hayvan veya patojen –hastalığa neden olan her türlü organizma– tarafından saldırıya uğradığı zaman bunu algılayabilir! Bazı ağaç türleri tehlike anında yapraklarının iştah kesici olmasına ve sindiriminin zor olmasına yarayan kimyasallar salgılar. Daha etkileyici bir örnek ise, mısır ve pamuk bitkileri bir tırtıl tarafından yenilmeye başlandığı zaman, tırtılı etkisiz hale getiren eşek arılarını çeken kokular salgılar. Başka bir deyişle mısır ve pamuk eşek arılarıyla iletişim halindedir! Tırtılın yaprak yerken çıkardığı ses bile bu kokuların yayılmasını sağlar.
Kim Kimdir?
Tarih: 12 Aralık 2011 | Bölüm: Kim Kimdir? | Yorumlar: 1 Yorum var.
Kültür ve sanat gibi konularda insanların beğenisini kazanıp, belleklerde yer edinmiş; yazdığı şiir ve yazılarla insanları peşinden sürüklemiş; matematik veya fizik gibi alanlarda keşifler / buluşlar yaparak tarihe adını yazdırmış; büyük savaşların komutanlığını yapmış veya belli devirleri etkisi altına alarak toplumların şekillenmesini sağlamış ünlü kişilerin yaşamlarını bu sayfada bulabilirsiniz.
Ağelimizdeki biyografiler, harflere göre sınıflandırılmıştır. Harflere dokunduktan sonra karşınıza gelen sayfada, biyografiler sıralanacaktır. Sayfanın en altındaki numaralardan sayfaları değiştirebilir, aynı harfteki başka kişilerin biyografilerini de okuyabilirsiniz. Harflerin içerisindeki kişiler, alfabetik olarak değil, karışık olarak sıralanmıştır.
Sözcükbilim Nedir? / Leksikoloji – Sözcük Bilimi
Tarih: 15 Ekim 2011 | Bölüm: Dil Bilimi | Yorumlar: 1 Yorum var.
Sözcükbilim, dilin sözvarlığını, yani sözcüklerini, türetmede görev alan biçimbirimlerini, bileşik sözcük, deyim, atasözü, kalıplaşmış söz gibi öğelerini incelemeye yönelen, bu öğelerin kökenlerini, oluşumlarını araştırarak biçim ve anlam açısından gelişmelerini saptamaya çalışan bir dilbilim dalıdır. Bu incelemeler değişik dillerin gereçlerine dayanılarak gerçekleştirilirse, çalışmalardan bütün diller için geçerli birtakım sonuçlar çıkarılırsa bu bilim dalı genel bir nitelik kazanır; genel sözcükbilim diyebileceğimiz bir alana dönüşür. Eğer belli bir dilin sözvarlığı kendi içinde ya da ilişkili olduğu dillerdeki karşılıklarıyla birlikte ele alınırsa bu, filolojik bir çalışma olur. Belli bir dil ailesi ya da dil kümesi temel alınacak olursa, karşılaştırmalı sözcükbilim incelemesine girişilmiş olur.
Sözcüklerin temeline inebilmek için genel olarak, geçirdikleri tarihsel gelişmelere uzanmak, eski, en eski biçimlerine ulaşmak gerektiği için bu çalışmalar çoğunlukla artzamanlı yöntemle yürütülür. Belli bir dönemin sözvarlığının incelenmesinde ise eşzamanlı yöntemin uygulanması doğaldır. Sözcükbilimde yöntem sorununa aşağıda değineceğiz.
Sözvarlığına eğilen sözcükbilim, dilbilimin başka alanlarıyla ilişkili ve bunlardan bazılarıyla iç içedir. Kimi dilbimciler sözcükbilim in çerçevesini çok geniş tutarak onu, adbilim ve anlambilimi de kapsayan bir araştırma alam sayarlar, örneğin Rus anlambilimcisi V.A. ZVEGINTSEV bu görüştedir”. St. ULLMANN ise daha değişik bir anlayışa sahip bulunmakta, bu bilim dalının sözcüksel biçimbilim ve sözcüksel anlambilim adı verilebilecek iki ayrı alam bulunduğunu ileri sürmektedir2.
Dil ve Düşünce İlişkisi
Tarih: 27 Ağustos 2011 | Bölüm: Dil Bilimi | Yorumlar: 6 Yorum var.
İnsanları diğer canlılardan ayıran özelliklerden biri de düşünme yetisine sahip olmalarıdır. Bilinçli olarak gerçekleştirilen fikir uğraşısı olan düşünce dille ifade edilir. Dil böylece düşüncenin aktarıcısıdır. Düşünce aktarımı dil dışında başka araçlarla da gerçekleşir: resim, müzik, heykel, davranış vb. Ancak dil, bunlar arasında en işlevsel olanı, insan zihnine en fazla hareket alanı bırakanıdır. Dil dışında hiçbir ifade biçimi insana karmaşık ve soyut düşüncelerini dil kadar ayrıntılı olarak ifade etme fırsatı vermez.
Dil-düşünce ilişkisi bilim adamlarının ilgisini çekmiştir. Dil, o dili konuşanların dünya görüşünü ve algılayışını da belirler. Dilin düşünceyi belirlediği yolundaki iddia antropolog dilbilimci Edvvard Sapir ve öğrencisi Lee Whorf’a dayanır. Sapir-Whorf hipotezine göre diller düşünce biçimini de belirler ve buna bağlı olarak bir dilde mevcut olan ayrım başka bir dilde bulunamaz. Tabiatı, ancak dilimizin bize tanıdığı imkanlar ölçüsünde gösterebiliriz. Bu görüşe göre diller farklılaştıkça düşünme biçimleri de farklılaşmaktadır. Dilleri farklı olan her toplumun farklı bir düşünme sistemi vardır. Örnek olarak bir Kuzey Amerika Kızılderili dili olan Hopi’de masa’ytaka kuşun yanısıra uçabilen böcek, uçak, pilot vb. gibi her şeyi göstermek için kullanılır ki bu Türkçe konuşan biri için yadsınacak bir durumdur. Sapir-Whorf-hipotezinden hareketle, toplumların, dillerinin izin verdiği ölçüde dünyayı algıladıkları, dolayısıyla dilleriyle düşünce ve kültürlerini biçimlendirdikleri sonucuna varılabilir.