Dilin Millet Hayatındaki Yeri ve Önemi
Tarih: 6 Temmuz 2018 | Bölüm: Türkçe | Yorumlar: Yorum yok.
Dil, duygu ve düşünceleri ifade etmeyi sağlayan bir iletişim aracı olmanın ötesinde, milletlerin meydana gelmesinde ve varlığını devam ettirmesinde çok önemli bir temeldir. Milletler dil, inanç, kültür, soy gibi belli değerler üzerinde var olur ki bunlardan belki de en önemlisi dildir. Aynı dili konuşan insanlar, topluluk olmanın ötesine geçerek milli şuura sahip olur, ulus olur. Bunun için dilin millet hayatında çok büyük önemi vardır.
Milletler, tıpkı dil gibi canlı bir kavramı ifade eder. Doğar, büyür, yaşar ve belki de bir gün ölürler. Nasıl ki kültür bir millet için vazgeçilmez bir değerse ve insanlar kültürleri sayesinde bazı erdemlere, yaşayışlara, ahlâka vs. sahip oluyorlarsa; dil de bir milletin temel taşlarındandır. Çünkü dil bir topluluğun millet olmasını sağlar. Onlar arasında yeri doldurulamaz bağlar kurar. Onu ayakta tutar, yaşatır. Dilini kaybeden milletler, benliğini de kaybeder.
Dilin, milletlerin hayatındaki yeri ve önemini maddeler hâlinde sıralayıp, daha sonra genel olarak yorumlayalım:
- Dil bir milletin düşünce sistemini, muhakeme yeteneğini gösterir.
- Dil kültür mirasımızı gelecek kuşaklara aktarmamızı sağlar.
- Dil bir topluluğun millet olmasını sağlar.
- Dil sayesinde bireyler kaynaşır, birleşir ve millî bilinç kazanır.
- Dil milletlerin hayatta kalabilmesini sağlar.
- Dil düşüncenin sınırlarını belirler.
- Dil tarihimizi öğrenmemizi sağlar.
- Dil yeri doldurulamaz bir eğitim – öğretim aracıdır.
- Dil sayesinde toplumlar sanat yapar, üretir.
- Dil bir milletin erdemlerini, değerlerini ve kültürünü yansıtır.
- Dil maneviyatımıza ve inancımıza ait her şeyi saklar.
- Dil sayesinde bilim ve teknoloji üretilir ve geleceğe aktarılır.
- Dil sayesinde milletler sorgular, eleştirir, okur, yazar.
- Dil yetenekleriyle milletler yönetilir ve üretir.
Dil Gelişimi Dönemleri
Tarih: 1 Mayıs 2017 | Bölüm: Türkçe | Yorumlar: 5 Yorum var.
Yenidoğan bebeklerin dil gelişiminin kritik dönemleri vardır. Tüm çocukların yaklaşık üç yaşına kadar dilin tüm kurallarını uygulayarak uzun cümleler kurabilmeleri beklenir. Elbette her çocuk özeldir ve hepsinin gelişim çizgisi diğerinden farklıdır. Ayrıca dil gelişiminde cinsiyetin, kalıtsal özelliklerin, zekânın, yakın çevrenin… büyük etkisi vardır. Fakat dünyanın dört yanında eşit şartlar altında büyüyen çocukların dil gelişim dönemleri benzerlik göstermektedir.
Yukarıdaki görselde görüldüğü (*) üzere bebeklerin dil gelişimini dört dönemde incelenmek mümkündür. Bu konuda Piaget ve Vygotsky gibi gelişim psikolojisi üzerine araştırma yapanlar farklı tasnifler yapmıştır. Dil gelişiminin daha geniş bir dönemde ele alınması da mümkündür. Fakat özellikle bebeklerdeki dil gelişimi konusuna eğilmek, ilk kelimelerin ve cümlelerin oluşmaya başladığı evreleri göstermek istediğimiz için dil gelişiminin ilk üç yılındaki dönemleri açıklamaya çalışacağız.
Dil gelişimindeki sınıflandırmalarda, genellikle ilk bir yıl konuşma öncesi olarak kabul edilmektedir. Bu dönemde çocuklar önce anlamsız ve bilinçsiz sesler çıkarırlar. Daha sonra bu seslerden tek ve birden çok heceler oluştururlar. Bunları taklitler izler ve bir yılın sonunda bilinçli bir şekilde kelimeler kullanmaya başlarlar. Tüm bu gelişim evreleri esas olarak aşağıdaki dört başlık altında incelenir. Şimdi konuşma öncesi dönemi kendi içerisinde birkaç evreye ayırarak incelemeye çalışalım:
Atatürk’ün Türk Diline Verdiği Önem
Tarih: 29 Temmuz 2015 | Bölüm: Atatürk | Yorumlar: 3 Yorum var.
Ulu Önder Atatürk’ün Türk Diline, güzel Türkçemize verdiği önemi ve katkılarını, bu konu hakkındaki sözlerine bakarak anlamak mümkündür. Atatürk, dilin toplumlar için ne kadar önemli olduğunu bilmiş ve Türk dilini hak ettiği yere getirmek için çok önemli çalışmalar yapmıştır. Şimdi bu çalışmaları, Atatürk’ün sözleri ve düşünceleri ışığında anlatmaya çalışalım.
Atatürk’ün inkılapları arasında gösterilebilecek en önemli çalışmalarından biri, bugün “Türk Dil Kurumu” olarak bilinen “Türk Dili Tetkik Cemiyeti“nin 12 Temmuz 1932’de kurulmasıdır. Atatürk’ün Türk dili ve tarihi üzerinde çok ciddi ilgisi ve araştırmaları vardı. Türkçenin Osmanlı döneminde oldukça bozulduğunu ve yabancılaştığını gören Ulu Önder, dilimizin tekrar canlandırılması, özleştirilmesi ve köklerindeki gücüne yeniden kavuşturulması için ilim çevrelerini harekete geçirmiş, çalışmaları birebir takip etmiştir.
Türk Dili Tetkik Cemiyeti’nde yerli ve yabancı araştırmacılar bir dizi kurultaylar yaparak, etimolojik, yöresel ve genel sözlükler hazırlamışlar, yeni Türk harflerinin geliştirilmesi üzerine araştırmalar yapmışlardır. Göktürk alfabesi ve yazısı üzerine eserler yazılmış, Türk dili ve edebiyatı için büyük önem arz eden Kutadgu Bilig, Divanü Lügati’t Türk gibi eserler hakkında araştırmalar yapılmış, eserler verilmiştir.
Söz Varlığı
Tarih: 13 Haziran 2014 | Bölüm: Söz Varlığı | Yorumlar: Yorum yok.
Dil ses üzerine kurulmuş canlı bir varlık olarak, çok yönlü kavram işaretlemeleri yoluyla bildirişimi sağlamaya yönelik bir söz varlığına sahip olan karmaşık bir örüntüdür. Her dilin kendi söz varlığı, onun sözcük hazinesi ve iletişimi sağlama gücü olarak görülebilir. Kuşkusuz bu tek başına yeterli değildir; fakat bir dilin gelişmişliği, genellikle onun söz varlığının zenginliği, kavramlaştırma gücünün yüksek oluşu, düzenli ve sistemli bir kavram işaretleme sistemi oluşuna göre değerlendirilmektedir.
Dil kendi söz varlığını özenle işler, ses yapısına uydurarak geliştirir. Bu nedenle zaman içerisinde belli oranda gösteren yapı taşları ile gösterilen kavramlar değişime uğrar. Bunun yanı sıra kimi kavram işaretleri yüzyıllar boyunca hiç değişmeden korunur, bir miras gibi saklanarak günümüze kadar ulaşır. Böylece dil hem köklerine bağlı bir ağaç gibi dallanır hem de farklı çiçekler açmayı öğrenip gelişir, güzelleşir.
Söz varlığı değişmeleri, onun art zamanlı olarak incelenip derinliklerine inerek anlamlı bağlar kurmak, gelişim temayülünü izlemek için bir olanak sağlar. Böylece canlı bir varlık olan dillerin ve lehçelerin yapısal özellikleri, karakteristik nitelikleri belirlenerek karanlık dönemleri hakkında dahi çıkarımlar yapılır. Dahası Türk dilleri ailesinin kolları, geniş bir bakış açısıyla değerlendirilir, sonraki yüzyıllar için yordamalar yapılır.