Eşrefoğlu Rumi
Tarih: 28 Aralık 2011 | Bölüm: E | Yorumlar: Yorum yok.
Bu asrın tanınmış mutasavvıflarından Eşrefoğlu Rûmî‘nin asıl adı Abdullah’tır. Babasına istinaden “Eşrefoğlu” veya “Eşref-zâde” diye tanınmıştır. İznik’te doğan şair iyi bir tahsil görerek zahirî ve bâtını ilimleri öğrendikten sonra Bursa’da Emîr Sultan’a intisap etmiş, daha sonra onun tavsiyesiyle Hacı Bayram-ı Velî’ye mürit ve damat olmuştur.
On bir sene burada riyazet ve nefis mücadelesi geçirdikten sonra icazet alıp İznik’e halife olarak gönderildi. Bir süre sonra Hacı Bayram’ın isteğiyle Hama’da bulunan Abdülkadir-i Geylânî’nin evlâdından Şeyh Hüseyin el-Hamavî’ye intisap etti. Şeyh Hüseyin, ona kısa sürede hilâfet vererek Kadiriye tarikatının Anadolu’da neşrine memur etti. İznik’e dönen Eşrefoğlu burada Kadirîliğin kolu olan Eşrefiye Dergâhı’nı kurarak halkı irşada başladı. Tarikatı kısa sürede yayılarak özellikle İznik ve Bursa havalisinde etkili oldu.
Yüknekli Edip Ahmet / Atabetül Hakayık
Tarih: 6 Aralık 2011 | Bölüm: E | Yorumlar: 9 Yorum var.
Karahanlı döneminde yazılan diğer eser ise, Edîb Ahmed tarafından tahminen 12. asrın sonlarında yazılan 512 dizelik Atabetü’l-hakâyık adlı manzum eserdir. Türkistan’da Taşkent civarında yer alan Yüknek kasabasında doğan şair, Mahmud isminde bir kişinin oğludur. Yaşadığı dönem ve çevreyle ilgili yeterli bilgi yoktur. Ancak eski kaynaklarda hakkında sadece menkabevî mahiyette bazı rivayetlere rastlanmaktadır.
Şâir, Yükneklidir (Semerkand yöresinde bir köy). Eserini Emir Sipehsâlâr’a sunmuştur. Kitabın arkasına sonradan Aslan Hoca Tarkan tarafından yazılan takrizde, şâirin anadan doğma kör olduğu, bu eser sayesinde sevgi ve saygı kazandığı bildirilir. Hayatı hakkında başka bilgi yoktur. Atabetü’l Hakayık adlı eserinin telif tarihi bilinmemekle birlikte Kutadgu Bilig’den yarım asır sonra yazıldığı tahmin ediliyor. Şâir,âyet ve hadislere dayanarak dünyânın geçiciliğini, bilginin faydasını, cehaletin zararlarını; cömertlik, cimrilik, tevazu gibi İyi ve kötü huyları anlatan dinî-didaktik bir eserdir.
Hakaniye Türkçesi ile yazılmıştır. Elyazması nüshalarının sayısı azdır. En iyi Uygur harfli nüsha olup Ayasofya Kitaplığı’ndadır. İlk defa M. Necip Asım tarafından bulunmuş ve yayımlanmıştır (1918). En iyi neşri Reşit Rahmeti Arat’ın (önsöz, transkripsiyonlu metin. Türkiye Türkçesi’ne çeviri ve bibliyografyadan meydana gelen) baskısıdır; TDK yayınları arasında çıkmıştır (1951).